John P. McCormick

Avrupa Birliği'ni Anlamak yazarı
Yazar
8.6/10
7 Kişi
26
Okunma
0
Beğeni
922
Görüntülenme

John P. McCormick Sözleri ve Alıntıları

John P. McCormick sözleri ve alıntılarını, John P. McCormick kitap alıntılarını, John P. McCormick en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
AVRUPA BİRLEŞİK DEVLETLERİ DÜŞÜNCESİ (1948-55)
Çoğu Avrupalıya göre barışın önündeki en büyük engeller milliyetçilik ve ulus-devlettir. İkisi de savaş sonunda kredisini tüketmiştir. Bölgenin geleceği açısından ekonomik yapılanma ve askeri güvenlik kritik olduğu gibi Avrupalıların daha önce hiç başaramadıkları kadar birlik ruhuna ve ortak hedeflere ihtiyaçları vardı. Tüm dikkatler hâlâ Avrupa'nın hâkim gücü olan ve Nazizme karşı savaşta önderliği ele alan Britanya'nın üstündeydi. 1942-43'te Winston Churchill anlaşmazlıkları Yüksek Mahkeme'nin çözdüğü, ortak ordusu olan, insanlarının serbest dolaşım hakkının olduğu, ticarî engellerin azaltıldığı ve 'Avrupa Konseyi' tarafından yürütülen bir 'Avrupa Birleşik Devletleri' kurulmasını önermiştir (Palmer, 1968: 111 den alıntı). Aynı öneriyi 1946 Zürih konuşmasında da yapmıştır ama bu yeni oluşumun Fransa ve Almanya çevresinde gerçekleşmesini istediği ve Britanya'yı içermesi düşüncesini desteklemediği bilinmektedir. Savaştan önce Churchill Britanya'nın 'Avrupa ile birlikte olduğunu ama bir parçası olmadığını; Avrupa ile ilgili ve bağlı olduklarını ama ona mesafeli durduklarını' söylemiştir (Zurcher, 1958: 6).
Sayfa 109Kitabı okudu
AB’DE UZLAŞMA
Demokratik bir toplumda tüm politikalar uzlaşmaya bağlıdır. Bireyler her şeyi kendi doğrularına göre yapamazlar çünkü her zaman mutlaka problemin analizine ve en iyi çözüm yoluna karşı çıkacak diğer bireyler vardır. Çoğunlukçu siyasî partilerin olduğu üniter yönetim sistemlerinde (Britanya, Portekiz, İspanya gibi) uzlaşmaya neredeyse ihtiyaç yoktur. Tek partinin hâkim olduğu ulusal hükûmette yetki tek merkezdedir. Belçika ve Almanya gibi ulusal ve yerel yönetimlerin yetkileri paylaştığı federal sistemlerde ve koalisyonların yönettiği üye devletlerde (Bulgaristan, Finlandiya, Macaristan) uzlaşmaya daha fazla ihtiyaç duyulur. AB gibi yetki yapısının tam olarak tanımlanmadığı, politik ilişkilerin evrimini sürdürdüğü, 'hükûmetin' üye devletlerin temsilcilerinin koalisyonundan oluştuğu bir politik sistemde tüm politika süreci uzlaşma ekseninde dönmektedir.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
AB’NİN KENDİ GPS PROJESİ: GALILEO
AB ayrıca ABD'nin işletimindeki GPS'ten (küresel konumlama sistemi) bağımsız alternatif Galileo adında yeni bir sistem geliştirmeyi planlamaktadır. GPS ABD tarafindan askeri amaçlı geliştirilmiştir ve ABD sinyali azaltma ve savaş dönemlerinde kullanımı kapatma hakkına sahip olduğu için AB'nin alternatif geliştirmesini gerektiren yeterli nedeni vardır. Galileo GPS ile aynı düzeyde olup sivil kullanım için tasarlanmakta ve otonom olarak kullanılma kapasitesini bulundurmaktadır. Pek çok AB üyesi olmayan Çin ve Hindistan gibi devletler projeye katılmıştır ve Avustralya, Brezilya, Kanada, Japonya, Meksika ve Rusya gibi devletler de gelecekte katılmaktan bahsetmektedirler.
Sayfa 259Kitabı okudu
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN EVRİMİ: NEDENLER - SONUÇLAR
Avrupa İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra zorlu ve uzun bir yolculuktan geçmiştir. 1945'te çoğu Avrupa devleti fiziksel yıkıma mâruz kalmış, şüpheler ve düşmanlıklar aynı kuşağın iki dünya savaşına girmesine neden olmuş ama son bulmamış; Batı Avrupa kendisini askerî ve ekonomik açıdan kendine çeken ABD etkisi altına girmiş; Doğu Avrupa ise Sovyetler Birliği'nin siyasî ve ekonomik kontrolüne geçmiştir. Batı'daki güç dengeleri, yorgun düşmüş Britanya ve Fransa'nın imparatorluklarının dağılmasına ve askerî güçlerinin azalmasına neden olurken Batı Almanya kendini yeniden inşa ederek sonunda kıtanın siyasetinde baskın bir güç hâline gelmiştir. Gelecekteki savaşları önlemek ve büyük güçlerin rekabetine esir düşmekten kurtulmak için Batı Avrupalı liderler bölgesel dayanışmanın yeni seviyelerini düşünmeye başlamışlardır. Ülkelerinin çıkarlarını bir araya getirerek bölgede özgüven ve değişim rüzgârları estirmişlerdir.
Sayfa 138Kitabı okudu
YAKIN GEÇMİŞTE AVRUPANIN BÖLÜNME SEBEPLERİ
Batı Avrupalılar 1960'lar ve 70'lerde aralarında bağlar kurmaya devam etmişlerdir. 1990-91'de Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle tüm kıtanın ekonomik entegrasyonu için temeller sağlam bir şekilde hazırdı. Hâlâ bir miktar bölünmüşlük vardı: Doğu Avrupa (ya da bazılarının tâbiriyle Orta Avrupa) henüz kendini sosyalist devletin miraslarından kurtaramamış, Almanya'nın doğusu ve batısı arasındaki ayrım hâlâ kendini korumuş, İtalya kültürel ve ekonomik olarak kuzey-güney diye ayrılmış ve Britanya; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda karışımındaki ayrımı sonra erdirememişti. Kültürel ve ekonomik farklar da Avrupa kimliğini daha karmaşık hâle getiriyordu: Güneyin Akdeniz ülkeleri Batı'daki okyanus ülkelerinden ya da kuzeyin İskandinav ülkelerinden farklıydı. Kökleri yüzyıllardır süregelen çatışmaların içinde bulunan düşmanlıklar, şüpheler ve basmakalıp düşünceler hâlâ bazen gün yüzüne çıkmaktadır.
AVRUPA EVRİMİ VE ENTEGRASYONU
Avrupa fikri yüzyıllardır evrimleşmektedir ancak bölgesel entegrasyonu teşvik eden ciddî çabalar üç temel ihtiyacın öne çıktıği İkinci Dünya Savaşı sonrasına dayanmaktadır. Bunlar ekonomik yapılanma, Soğuk Savaş gerilimi nedenli güvenlik ve Avrupa milliyetçiliğinin bir kez daha yayılarak tekrar savaş çıkartmasını önleme çabalarıdır. Avrupa hesaplarının merkezinde Fransa ve Almanya arasındaki ezelî düşmanlık vardı. Eğer bu iki ülke işbirliği yapabilirse Avrupa entegrasyonu için geniş bir temel oluşacaktı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
72 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.