Kemal Okuyan kitaplarını, Kemal Okuyan sözleri ve alıntılarını, Kemal Okuyan yazarlarını, Kemal Okuyan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Komünizm çalışmanın bir gereksinime dönüşerek alabildiğine doğallaştığı bir toplumsal düzendir; Hruşçov'dan başlayarak Sovyet liderlerinin ''komünizmi kuruyoruz'' demeye başlamaları, komünizmin 8 saat çalışmayla da mümkün olduğuna ilişkin bir kanaat yaratmıştır. Oysa Sovyet işçisi komünizm için değil 8, 15 saat bile çalışabileceğini kanıtlamıştır. Önemli olan, komünizmi canlı, cazip ve tutarlı bir hedef olarak korumak ve ona yakınlaşmaktı.
Bu yapılamadı...
Sovyetler Birliği'nde insandan kapitalizmi çıkarma işlemi yarıda kalmıştır. Bununla birlikte, Sovyet sosyalizmi, eşitsizliğin insanlar tarafından bir veri olarak kabul edildiği düşüncesini, bu düşüncenin değiştirilemeyeceği iddiasını çürütecek bir pratik olarak tarihe yazılmıştır. Sovyetler Birliği'nin yeterince eşitlikçi olmadığı için çözüldüğü, çürüdüğü doğru değildir. Sovyetler Birliği'nin sorunu, başka birçok başlıkta olduğu gibi, eşitlikçiliğin, aynı zamanda bir ideolojik/siyasal mücadele konusu olduğunun unutularak, yalnızca pratik karşılığının önemsenmiş olmasıdır.
Sovyetler Birliği'nde planlama mekanizmalarındaki aksaklıkların arkasında birbiriyle ilintili iki temel neden aranmalıdır. Birincisi, Sovyetler Birliği'nde planlamayı dağıtıcı ekonomik unsurların tasfiye edilememesidir. İkincisi ise, ideolojik kurumadır. Merkezi planlama, toplumu daha ileri hedeflere yönlendirmeye kararlı, bu konuda yaratıcı bir üretkenlik gösteren öncü partiye gereksinir. Sosyalist kuruluş sürecinin bütün düzlemlerinde merkezde duran ''öncü parti''nin kurumasının ölümcül sonuçlar doğuracağı açıktır. Hantallık, bürokratlaşma ve israf gibi şikayet edilen konular, SBKP'nin öncülük vasfını yitirmesinin nedeni değil, sonucu olarak görülmelidir.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, çözülüş kader olduğu için değil, kendisini ortadan kaldırmak isteyen zalim bir uluslararası güce, emperyalizme karşı gerektiği gibi mücadele edemediğinden yıkılmıştı
Sovyetler Birliği'nin dostları da vardı. Ne olursa olsun, sınıfsız bir toplumun inşası için gösterilen çabaların yanında duruyor, sosyalizm ülkesinin kazanımlarına tanık oldukça içten bir heyecan duyuyorlardı. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte dostların da kafası karıştı, ''nerede hata yaptık'' sorusu birçoğunu öbür tarafa atıverdi. Kimisi komünizmin imkansızlığına ikna olmuştu, kimisi piyasayla baş edilemeyeceğine...
Sovyetler Birliği'nden ve kendi geçmişinden utananlara da rastlanıyordu, büyük bir hırs ve arsızlıkla kendilerini aklamaya, geçmişlerinden kurtulmaya soyundular.
Oysa Sovyetler Birliği yıkıldı diye emek-sermaye çelişkisi ortadan kalkmadı, emperyalizmin temel özelliklerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Dünyada hala ezenler ve ezilenler, sömüren ve sömürülenler var.
Sovyetler Birliği'nin çözülüşü, ezilip sömürülenlerin eşitlik ve özgürlük için sürdürdüğü mücadeleye doğal olarak büyük bir darbe vurmuştu. Ama bu mücadelenin gündemden düşmesi söz konusu olamazdı, emekçi kitleler farklı coğrafyalarda farklı yoğunluk ve biçimlerde zengin sınıflara karşı kavgalarını sürdürüyorlardı.
Kitap Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ilgili 27 tezi ele alıp teker teker değerlendiriyor. Bu tezlerin bir kısmı gerçekten kafa yorulması gereken, bir kısmı ciddiye bile alınmayacak kadar saçma, çok az bir kısmı mantıklı olmakla birlikte genel olarak anti-komünistlerin öne sürdüğü tezlerdir. Ama sadece bu tezleri ele alıp onları değerlendirmiyor.Aslında o tezlerin değerlendirilmesi sırasında konuya nasıl yaklaşmamız gerektiğine dair çok farklı ve bilimsel bir bakış açısı bize sunuluyor. Tezler kendi aralarında siyasal,ekonomik,tarihsel,uluslararası olarak 4 ayrı bölüm kapsamında inceleniyor. Yine konunun önemine göre bazı tezlere uzun cevaplar verilirken bazı tezlere cevap kısa tutuluyor. Tezlerin incelenmesinde çeşitli eleştiriler getiriliyor, tarihsel olarak ele alınıyor ve güzel tarafı da 4 farklı başlıkta ele alınan tezler sonuçta aynı anafikre bağlanıyorlar. Kemal Okuyan sorunları farklı açılardan değerlendirmiş ama kastettiği şey, yani sonuç hep aynı. Bu bakımdan son derece tutarlı kalıyor ve sorunun özüne olan vurgu önem kazanıyor.