Amerikalı bilim kurgu yazarı. Star Wars, StarCraft, Titan A.E. ve The X-Files için spin-off romanlar yazdı ve Brian Herbert ile birlikte Dune prequel serisinin ortak yazarıdır. Orijinal eserleri arasında Saga of Seven Suns serisi ve Nebula Ödülü adayı Infinity Assemblers bulunmaktadır. Ayrıca Tom Veitch ile işbirliği içinde yazılan Dark Horse Star Wars serisi Tales of the Jedi, Dark Horse Predator başlıkları ve Topps için The X-Files başlıkları da dahil olmak üzere birçok çizgi roman yazdı. Anderson'ın süper kahraman romanlarından bazıları, Batman ve Superman'in ilk buluşması hakkında Enemies & Allies ve Superman'in gezegeni Krypton'un nasıl yok edildiğinin hikayesini anlatan The Last Days of Krypton'u içerir.
Anderson, 50'den fazlası ABD ve uluslararası en çok satanlar listelerinde yer alan 140'tan fazla kitap yayınladı ve dünya çapında 23 milyondan fazla basılı kitabı var.
Karısı yazar Rebecca Moesta'dır. Monument, Colorado yakınlarında yaşıyorlar.
Anderson halen Western Colorado Üniversitesi'nde Profesör olarak çalışıyor. Life, the Universe, & Everything profesyonel bilim kurgu ve fantezi sanatları sempozyumlarında Onur Konuğu ve Açılış Konuşmacısı olmuştur.
Anderson, 2021 yılında Stephen King ve James Michener ile birlikte Colorado Yazarlar Onur Listesi'ne alındı.
Kevin J. Anderson Bu cümleyi hangi kafa ile kurdun sorma şansım olsa cevabını duymayı çok isterdim. Sizin oralarda adalet hükümdar galiba 😁 Boşuna mı çile çekmişiz biz şimdi
Friedrich Nietzsche ?
-
''Tasarlandığım amaca hizmet ediyorum, bu yüzden varlığımdan memnunum.''
️9/10
•Hanedanlık üçlemesinin ikinci kitabı olan Harkonnen Hanedanı ilk kitap olan Atreides Hanedanı kitabından 10 küsür sene sonrasından başlıyor. Atreides dükü olan Leto 26 yaşında, onun baş savaşçısı Duncan ise 20 yaşında. Atreides ailesine iyice bağlanmış, sadakatini kanıtlamak hayat amacı olmuş vaziyette. Bu kitapta ünlü Ginaz savaşçılarından
Şimdi özellikle değinmek istediğim bir konu var. Hikayede bahsedilen makinelerle savaşta insanların yanında durmayıp kaçan bilinmeyen gezegenlere yerleşen bir insan ırkı var. Onlar tabi ki de İslam'a tabi olan insanlar. Buna gülüyorum hatta biraz da sinirleniyorum ama normal karşılıyorum. Sonuçta ırkçılık ya da kendini beğenmişlik Avrupa insanının kanında var. Yaratıcı Budallah olarak tanımlamış , utanmamış bu insanları da 2 mezhebe bölmüş tıpkı İslamda olduğu gibi isimlerine de zensünni ve zenşii demiş , yaratıcılığını kullanmaya dahi tenezzül etmemiş, yaptığı ırkçılığın sonuçları umurunda dahi olmamış açık açık yapmış. Bahsettiği sadece Müslümanlar da değil bu arada , arapça kökenli olsa da sadece Türkler'in kullandığı isimleri kullanmış bazı karakterlerde. Korkak olarak tanımlamış bu insanları. Alt sınıf olarak tanımlamış. Ama şunu anlıyorum ki ; ne Kudüs'e siz çöktüren eyyubi, ne İstanbul'a diz çöktüren Fatih Sultan Mehmet, ne de Dünya'ya diz çöktüren Osmanlı unutulmamış ve hala bir yara olarak içlerinde duruyor. Onun dışında gayet güzel bir üçleme başlangıcı olmuş. Beğendim.
Gereksiz uzun olmasını geçtim hiçbir şey anlatmıyor, kötüler klişe, robotlar duygusuz olmaları gerekirken her duyguyu yaşıyor, tüm kitapta bir sayfa diyalog bile yok, ilginç bulalım diye aniden önemli karakterler ölüyor başka da bir olayı yok. Keşke Dune evreni değil de kendi evrenini yazsaydı yazarlar, Frank Herbert seviyesinin o kadar uzağında ki...