Selam!
Kitabı seveceğimi düşünüyordum ama bu kadar seveceğimi bilmiyordum. Fantastik türünün bağımlısı biri olarak çok fazla peri kitabı okumadığım fark ettim ama bu kitapla birlikte peri diyarına daha da ısındığımı söylemeliyim; gerçi kitapta yaşananlarla sebebiyle belki de tam tersi olmalıydı ama genel olarak peri olma kısmından bahsediyorum aslında.
Perilerin bilindiği ölümlü dünyası ile başka bir yerdeki peri diyarının anlatıldığı bir hikâye düşünün. Brie, perilerden, büyülerden nefret eden ve kardeşi için kendi yaşamı için uğraş veren iyi bir hırsızdır. Bir gün kardeşinin kaçırılmasıyla birlikte nefret ettiği peri diyarına gidip oranın kötü kalpli Nasiğli kralıyla bir anlaşma yapmak zorunda kalır; en iyi yaptığı şeyi yapıp Siğli sarayından üç değerli şeyi çalmalıdır. Ve bunun için Siğli prensinin gelin adaylarından biri olduğa dair rol yapmalıdır.
Kitap tamamen güvensizlik vaad ediyor. Herkes en çok bu duygudan yara alıyor. Sırlar, yalanlar hissedilen sevgi ağını bir koza gibi sararken içinden içe birçok şeyi tüketiyor. Brie, bilmediği bir diyarda kardeşi için, iyi kalabilmek ve iyilik için çabalarken pek çok defa yalan söylüyor ve yalanların da içine düşüyor. Kitabın sonunda olan şey ise aşırı vurucu ve Brie için yaralayıcıydı. Kitapta herkes kendi planını kuruyor ve umarım Brie, ikinci kitapta daha iyi plan kurup gerekeni gereken gediğe oturtur çünkü sinirlendim. Tahmin ettiğim birçok şey çıktı ama bu, kitaba karşı hevesimi söndürmedi, keyifle okutturdu. Kesinlikle tavsiye ederim.