Bütün kemikleri tebeşir gibi ufalanıp bacakları gece gündüz sızlarken kendini seksi hissetmek zordu. Altına bez bağlanmışken Cesur kızı ona sık sık, "Babacığım,çişini yaptın mı?" diye sorardı. Tanrı aşkına.Affedersin, Tanrım. Ama nasıl olmuştu da şimdi kızından küçük kalmıştı ?
....minnet, meditasyon, dua, küçük şeylere gösterilen özen ve dikkat. Asıl ebedi olan bunlardı. Ruh denen şey ailelerde ve ilişkilerde yaşardı. Yalnızca iyi günde değil, kötü günde de. Ruh saksıya diktiğin bitkide, ettiğin kahvaltıdaydı.....
Bazı eserler anlattıklarıyla sizi hem sıcacık bir hikâyenin içine sokuyor hem de yüreğinizi parçalayacak kadar keder barındırabiliyor. Evet, bu ikisi aslında çoğu zaman kol kola olabiliyor. Ailenin bireyler üzerindeki etkisini, aralarındaki ilişkileri etraflıca özümsüyor ve değerlendiriyorsunuz. Herkesin aile yaşamı değişiyor, ancak kesin olan bir şey var ki kan bağı olmasının ötesinde ‘aile’ neredeyse herkes için geçerli ve önemli bir kavram. Ne etkisinden kurtulabilir ne de inkâr edebiliriz.
Yakın dönemde benim için bunu en iyi işleyen bir video oyunu olmuştu. Bergson ailesini yönettiğimiz rogue-lite oyunu Children Of Morta başarılı hikâyesiyle oyuncular için ilginç deneyime imza atan bir işti. Aile olarak tehlikeye karşı birlikte ayakta durmayı vurguluyordu.
Şimdiyse sizi son okuduğum ve incelememe konu olan Luis Alberto Urrea’nın “Kanadı Kırık Melekler Evi” (The House of Broken Angels) adlı romanıyla tanıştırmak istiyorum. Pulitzer finalisti yazarın Çınar Yayınları’ndan çıkan, Türkçeye çevrilen ikinci romanı yakınlarda raflardaki yerini aldı. Daha öncesinde 2006’da dilimizde şu anda stoklarda bulunmayan Sinekuşu’nun Kızı (The Hummingbird’s Daughter) romanı yayımlanmıştı.
Cem Altınışık
İncelemenin tamamı: kayiprihtim.com/inceleme/kanadi...
O kadar içten bir romandı ki #kanadıkırıkmeleklerevi ....
Başlarda karakterlerin fazla olması ve lakapları ile anılması okumayı güçleştirsede, eğer sabreder ve okumaya devam ederseniz " güçlü bir aile destanı"okuyorsunuz. Öyle pempe panjurlu bir aile hikayesi anlatmiyor yazar.... Sanki sizin aile hikayeniz gibi... Sorunlar, sorunlu anne babalar, sorunlu kardeşler olsa da günün sonunda ya da bir ölüm anında ,zor zamanda birbirine kanat geren, arayı duzeltmeye çalışan bir aile....
1/5 Stars (%6/100)
If it was not given me as an assignment, I would quit reading so as not to waste time.
-There are lots of characters with complicated names but most of them are not even important at all. Instead, it would be better to focus on certain characters and learn more about their life and their emotions.
-The plot itself is dull and all over the place
-Details are always good but if you can get it right. There are many details about things that are not very important in my opinion. We don't need to learn about food in detail. (at least not that much, I know it is a party and the food is important)
-I couldn't like pretty much any of the characters and since characters are extremely important for me, I just couldn't get into it and read the book just to finish it.
-I also disliked Lalo and his dialogues A LOT.
I could go on and on but I think you get the idea. In summary, it is long, boring and definitely not for me.