GENÇKIZLAR
Acımızın ılık biçimisiniz sizler
o hafif pembeliğinizle
beslenen tatlı topraktan
geçip gidersiniz bizi ezen gülüşünüzle.
Göğün sınırına döner
ilk kanatlar, bahçelerin
hüzünlü durgunluğunu bular akşam çevreye
ve zaman, dilsiz, dolaşır güzelliğinize.
Boşuna oysa: Neden yakar ki okşayışınız derin
ve bilinmedik, ve gökyüzü
sınırsız dinlenir sizde
bir yaprak gibi, bengiliğinde.
Ve sıcak ellerinizde buram buram
süreksiz
tacı tutkularımızın bütünüyle, taşırken
her biriniz gençliğin acısını.
Pek öyle görkemli değil doğru,
Ama yapayalnız oluşuyla güçlü
Bu geçit
Bu geçit de ne, nereye geçit verir
Benliğimden bir parça
süzülür
o yarıktan içeri
ve çekilir
cansız.
Hayat mı veriyor balçık?
Yoksa yalnız
yorgunluğun, sonun
ve ilkin hummasıyla
hayatın
derinlerde
gözüpek sarsılışı mıdır?
Ve bizler
neticeden emin,
emin olmamıza rağmen biz, kendimiz
netice. ilerleriz...