Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet Ali Sarı

Mehmet Ali SarıBeyoğlu'nda Bir Hafız yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
12
Okunma
5
Beğeni
706
Görüntülenme

Mehmet Ali Sarı Gönderileri

Mehmet Ali Sarı kitaplarını, Mehmet Ali Sarı sözleri ve alıntılarını, Mehmet Ali Sarı yazarlarını, Mehmet Ali Sarı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hocaefendi önde, ben elimde bavul ile arkasında Ağa Camii karşısındaki "Salih Efendi Lokantası"na vardık...Hocaefendi hemen, "Salih Efendi, "okutayım diye" benden bir çocuk "istemiştiniz", işte bir hâfız çocuk getirdim size, bunu okutalım" dedi. Salih Efendi, "Allah razı olsun hocam, iyi ettiniz, hoş geldiniz, şimdi sıcak bir çorba için, konuşuruz" diyerek kendi elleriyle önümüze iki tabak çorba getirip koydu. Salih Efendi, Siirt-Şirvanlı, Kürt kökenli bir aileden geliyordu. Çorbalarımızı içtik, yemeğimizi bitirdik. Hocaefendi, "Salih Efendi, ben gideyim artık, çocuk size emanet, Allah'a ısmarladık" dedi ve süratle gözden kayboldu...Eve girdiğimizde Salih Ağabey'in eşi, yanlarında beni de görünce Kürtçe, "Bu da kim?" demiş. Salih Efendi, benim de anlayabileceğim bir dil ve duyacağım bir sesle, "Bu da yedinci çocuğumuz" dedi..."
Sayfa 74 - mihribat yayınları
14 yaşımı dolduruyordum. Nereye gideceğimi, nelerle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bildiğimiz tek şey, "Bolu'ya okumaya gidiyor" olmam idi. Kendimi tutamıyor, ağlıyordum. Kozyaka Köyü'nden, iki öğretmen, köyden üç kişi, yüzümüz gözümüz sarılı olarak erkenden katırların üzerinde Bolu'ya hareket ettik. Karlı, çok soğuk bir gündü. Kalacağım ev, kuzeyi ve batısı geniş bahçeyle çevrili, üç katlı tarihî ahşap bir evdi. Evde kalabalık bir aile yaşıyordu. Terzi Mehmet Efendi'nin evi. Sağlık ailesinin, o kısıtlı imkanlar ve ekonomik şartların zorluğuna rağmen, kalabalık evlerine beni de kabul etmeleri, günümüz ailelerinin anlayamayacağı bir fedakarlık ve hayırseverlik örneğidir. Evin ikinci katında bahçeye bakan bir odada yatıp kalkmamı önerdiler. Derslerimi o odada yapıyor, sabahları hocam Nalbantoğlu Hafız Abdullah Efendi'ye talim okumaya ve her gün bir cüz vererek hıfzımı dinletmeye gidiyordum. Ailenin öz çocuğu gibiydim. Bana hafız, hafız deyip duruyorlar ve seviyorlardı" s.57-59
Sayfa 57 - mihribat yayınları
Reklam
"1950 öncesi Kur'ân okutma, din dersleri öğretme gibi faaliyetler yasaklanıyor, "okutan" ve "okuyanlar" jandarma tarafından takip ediliyordu. Her cüzden 8 sayfa ezberlemiştim. Derslerim düzenli, sağlam ve iyi gidiyordu. Köylülerimizden biri, "Bizim muallim köyde Kur'ân okutuyor" diye nahiyede laf etmiş. Kendisi için, "Kur'ân okutuyor" dendiği kulağına gelince hocam çekindi, korktu ve "Oğlum, ben seni artık okutamıyacağım, başka bir hoca bulalım" dedi. O sıralarda Kur'ân'a, dine, namaza meyli olan devlet memurları adeta suç işlemişler gibi görülüyor, hele öğretmen iseler terfi ettirilmedikleri gibi görevden de alındıkları söyleniyordu" s. 47.
Sayfa 47 - mihribat yayınları
İbn Abbas'tan rivayet edilen bir hadiste, "Yâ Resûlallah, hangi amel Allâh'a daha sevimlidir?" diye sorulduğunda Peygamberimiz, "Konaklayıp geçendir" demiş, "Konaklayıp göçen kimdir?" diye sorulduğunda da "Kur'ân'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince tekrar başlayandır" buyurmuştur. Darimi, Fezailü'l Kuran, 32
Kur'an'ın anlamına az veya çok muttali olunursa daha güzel okunur. Zaten anlaşılması ve hayatımıza yön vermesi için nâzil olan ilahi bir mesaj değil midir?
İbn Abbas'tan rivayet edilen bir hadiste, "Ya Resulallah, hangi amel Allah'a daha sevimlidir?" diye sorulduğunda Peygamberimiz, "Konaklayıp geçendir" demiş, "Konaklayıp göçen kimdir?" diye sorulduğunda da "Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince tekrar başlayandır" buyurmuştur. Darimi, Fezailü'l Kuran, 32
Reklam
"Kur'an'ı senin kalbine yerleştirmek ve onu okutmak bize aittir. O halde, onu okuduğumuzda sen onun okunuşuna uy." Kıyame Suresi 17. ve 18. Ayetler
"Kim ilme giden bir yola girerse Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır. Herhangi bir topluluk Allah'ın evleri mahiyetinde bir yerde toplanır, Kur'an okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine bir huzur ve rahatlık gelir. Onları rahmet kaplar, melekler onlar üzerine kanatlarını gerer, Allah onları yanındakilere (meleklere) anar.Ameli kendisini ağırlaştıranı nesebi hızlandıramaz." Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, II, 252
Yüzündür cihanı münevver eden Fedadır yoluna bu can-ü ten Senin çün yandığım nedendir neden Senden midir, benden midir, dilden midir, bilmem neden
Sayfa 146 - TimaşKitabı yarım bıraktı
“Tarih, geçmişin siyaseti, siyaset ise zamanın tarihidir.” “Tarih bugünü bilmek yarını bulmak için, dünü bize öğreten ilimdir.” Mehmet Zekâi Konrapa
Sayfa 142 - TimaşKitabı yarım bıraktı
Reklam
Televizyon yayınları gündeme gelince de görüntülü programlarda bulundum. Bunların başında Mehmet Emin Maşalı ile başlayıp, Kamil Yaşaroğlu ile devam eden Diyanet TV için yaptığımız kırk civarındaki “Elif-Lâm- Mîm” programı çekimleri başta gelir.
Sayfa 124 - TimaşKitabı yarım bıraktı
Bu münasebetle şu hususu tekrar söylemeliyim ki, hafız kalmak, hafız olmaktan çok daha zordur.
Sayfa 122 - TimaşKitabı yarım bıraktı
İkindi üzeri hava biraz serinliyor, deniz üzerinden gelerek hafiften esen rüzgâr caminin duvarlarını tatlı tatlı yalıyor ve millet bu ortamda Kur’ân dinliyordu. Ne okuyan doyuyor, ne de dinleyen doyuyordu, bu mutlu anlar böylece uzayıp gidiyordu.
Sayfa 118 - TimaşKitabı yarım bıraktı
Faytonlara koşulan atların nal seslerine, şık Avrupalı hanımların kahkahalarının karıştığı değişik bir atmosferi vardı Péra’nın.
Sayfa 90 - TimaşKitabı yarım bıraktı
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.