Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mesut Yeğen

5.7/10
6 Kişi
41
Okunma
7
Beğeni
1.134
Görüntülenme

Mesut Yeğen Gönderileri

Mesut Yeğen kitaplarını, Mesut Yeğen sözleri ve alıntılarını, Mesut Yeğen yazarlarını, Mesut Yeğen yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kürt meselesi, esas olarak Kürtlüğün, Kürtçe'nin geleceğe, yarına aktarılmasının engellenmesinden doğan toplumsal ve siyasi rahatsızlıktan başka bir şey değil. Bir kürt meselemiz var çünkü Cumhuriyet neredeyse yüz senedir Kürtlüğün, Kürtçe'nin geleceğe tutunmasını engellemeye çalışıyor.
Kürt meselesinin temsilinden, temsilcilerinden memnun olmayıp "iyi Kürt" aramak sevdasındakilere tavsiyemdir ; Parmaklarını Kürtlere değil, Kürt meselesinde takip edilen otuz/seksen senelik Cumhuriyet siyasetine sallasınlar.
Sayfa 69 - 6 Haziran 2009Kitabı okudu
Reklam
Kürt meselesi Kürtlerle değil, mevcut ulusal çerçeveye itiraz eden Kürtlerle ilgili bir mesele. Kendinde bir durum değil, bir itirazla, itiraz etmeye ikna edilmeyle ilgili bir durum. Gerçek bir siyasi sorun.
Kürt davası olanı çalıştıkları için hapsedilen DDKO mensupları, mahkemede yaptıkları savunmada, Şeyh Saîd Ayaklanması'nı milli içerikten yoksun irticai ve feodal ve hareket olarak tanımladılar. Bu değerlendirmeye göre Şeyh Sait ayaklanması mültecilerin isyanıydı, çünkü isyancı Kürtler hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmak yoluyla şeriatı geri getirmek istemişlerdi.
Dîsa hinek ehmeqên me M.K.A bi hurmet bibîrtîn...
Cumhurbaşkanının(M.K.A) talimatı açıktır:... Türkçe konuşmayan bir insan Türk karşına camiyasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz (...) Türk ocaklarının biricik vazifesi bu gibi unsurları bizim dilimizi konuşan hakiki Türk yapmaya çalışmaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere, Kürt oldukları için parlamentoya seçilemeyeceklerini, hiçbir zaman, söylememiştir. Bu dönemde Türkçe okuma ve yazma bilen Kürtlerin mevcut olduğu ve bir kısım Kürdün parlamentoya seçildikleri de bilinmektedir. Ancak bu temsilciler parlamentoya Kürt olarak değil, Türk olarak seçildiler. Dolayısıyla, Kürtlere parlamentoya seçilemeyeceklerini söylememiş olan devletin söylediği şudur: Kürt olduğunuz için değil, fakat Türk olmadığınız için parlamentoya seçilemezsiniz. Diğer bir deyişle, Kürtler parlamentoya, kimliklerini (Kürtlüklerini) unutmak, ertelemek, iptal etmek kaydıyla seçilebilirlerdi.
Reklam
"Kürt sorununu 'irtica', eşkiyalık, 'aşiret direnci', ecnebi kışkırtması ya da 'bölgesel geri kalmışlık' olarak sunan, Cumhuriyet dönemi devlet söylemi Kürt sorunu çarpıtarak aksettiren sorunun gerçek yani etno-politik Kürdî niteliğini gizleyen ve Kürt kimliğinin Cumhuriyet hükümetlerince tahrip edildiği gerçeğini inkar eden ideolojik bir anlatıdır."
1930'larda Avrupa'da yükselen totaliter rejimlere duyulan sempati ile yabancı kışkırtması endişesinin bir millet yaratma ihtiyacı ile birleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti'ni ırkçı bir söylemin peşine taktı. Kürtlerin fiziksel mevcudiyetlerinin inkârına dayanan 'kategorik inkâr' söylemi de işte bu bağlam içerisinde ortaya çıktı. Devlet, 1930'lu yıllara gelindiğinde, bir anda Türkiye'de Türkten başka etnik unsur olmadığını 'tespit edecekti'. Irkçı bir söylemin koşullandırdığı bir haleti ruhiye içindeki rejim, Kürtlerin aslında dağ Türkleri' olduklarının farkına vardı'.
Sayfa 126Kitabı okudu
Cumhuriyetin kurucu kadroları ve örgütleri, oldukça kısa bir müddet önce tanımakta beis görmedikleri çok-etnili toplumsal kompozisyonu ve bunun siyasi ve hukukî izdüşümlerini inkâr etme noktasına gelmişlerdir. Kürtlerin, etnik, toplumsal ve yöresel farklılıkları ve bu farklılıktan kaynaklanan siyasî ve hukuki hakları artık tanınmayacaktır.
Sayfa 126Kitabı okudu
Türk milletinin partisi olarak CHF, fiiliyatta sadece anadili Türkçe olanlara açık bir parti olmayı uygun görmekteydi. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, partinin sadece anadili Türkçe olanlara açık olacağı şeklindeki bir kaydın harfi olarak hiçbir zaman ifade edilmediğini biliyoruz. Burada konulan kayıt, bir başka ifadeyle amaçlanan dışlama, basit ve kategorik olmayıp, Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü bir geleneğe dayanan bir devletten de beklendiği üzere daha karmaşık ve 'rafine' bir dışlama faaliyetidir. Konulan kayıtla Türk olmayanlardan istenen açıktı: siyasî sistem ya da CHF tarafından tanınmak istiyorsan hafızanı, kültürünü, tarihini ve dilini reddet; ya da vatandaş Türkçe konuş!
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Millet mefhumu Osmanlı Türk hukuk sistemlerinde birbirlerinden oldukça farklı kategorilerin göstereni olmuştur. Millet nosyonu, Osmanlı hukuk sisteminde dinî toplulukları ve buna bağlı olarak da Osmanlı'nın son döneminde Müslüman unsurları işaret ederken, cumhuriyet sonrasında evrilerek milli bir toplululuğu, Türkleri işaret etmeye başlamıştır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Kürtlerden parlamentoya seçilebilmek için hafızalarını, dillerini, tarihlerini, kısacası kimliklerini, inkâr etmeleri istenmekteydi. Dolayısıyla, burada bahsolunan dışlama mantığı özel bir mantıktır; bu mantık, bilindiği üzere, özümseme yoluyla dışlamanın,diğer bir deyişle, ulus devletin kuruluş mantığıdır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere, Kürt oldukları için parlamentoya seçilemeyeceklerini, hiçbir zaman, söylememiştir. Bu dönemde Türkçe okuma ve yazma bilen Kürtlerin mevcut olduğu ve bir kısım Kürdün parlamentoya seçildikleri de bilinmektedir. Ancak bu temsilciler parlamentoya Kürt olarak değil, Türk olarak seçildiler. Dolayısıyla, Kürtlere parlamentoya seçilemeyeceklerini söylememiş olan devletin söylediği şudur: Kürt olduğunuz için değil, fakat Türk olmadığınız için parlamentoya seçilemezsiniz. Diğer bir deyişle, Kürtler parlamentoya, kimliklerini (Kürtlüklerini) unutmak, ertelemek, iptal etmek kaydıyla seçilebilirlerdi.
Sayfa 120Kitabı okudu
1924 Anayasası, Anadolu toprakları üzerinde siyasî ve idari birliğin Osmanlı döneminde olduğu gibi millet kategorisi üzerine değil, fakat milliyet kategorisi üzerine tesis edileceğini vazetmektedir. Birlik kategorisindeki bu dönüşümün neticesi aşikardır: fiziksel mevcudiyetleri henüz sorgulanmamakla birlikte, Kürtlerin ve öteki kavimlerin etnik unsurlar olarak hukuki ve siyasî mevcudiyetlerinin tanınması, yeni rejim açısından artık mümkün değildir. Kürtler hukukî ve siyasî özneler olarak artık Kürt değildirler. Ülkenin öteki yurttaşları' gibi Türk olmuşlardır.
Sayfa 119Kitabı okudu
1924 Anayasası'nın ülkedeki politik ve idarî birliğin kuruluş zeminine ilişkin kökten bir değişim önermediğidir. İslam, devletin dini olarak tanınmakta ve anayasanın üçüncü maddesi de halen millet kavramını kullanarak egemenliğin millete ait olduğunu teyid etmekte dir.
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.