Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Alican

Mustafa AlicanTimur yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
8.1/10
173 Kişi
631
Okunma
30
Beğeni
3.105
Görüntülenme

Mustafa Alican Sözleri ve Alıntıları

Mustafa Alican sözleri ve alıntılarını, Mustafa Alican kitap alıntılarını, Mustafa Alican en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zafer sefere yoldaş olunca bütün engeller aşılır hâle geliyordu.
Bugün İslâm dünyasındaki Sünnî İslâm anlayışı mı hâkim durumdadır, işte sınır budur.Bugün Müslümanlar Orta ve Yakındoğu’nun siyasetten değilse bile nüfus kesafeti bakımından ağırlık merkezini mi oluşturmaktadır, işte sınır budur. Bugün Anadolu bir İslâm yurdu Müslüman vatanı mıdır, işte sınır budur.Bugün İstanbul’un mukaddes kubbelerinde hilal mi ışıldamaktadır, işte sınır budur.Bugün Müslümanlar halen Nizâmiye medreselerinin inşa ettiği bakış açısını devam ettirmektedir, işte sınır budur.Bugün Gazzâli, Bîrûnî, İbn Sina ya da Fârâbi gibi değerlerin parlak isimleri bu ülkelerin topraklarını mı bereketlendirmektedir, işte sınır budur.Hristiyanlar ve Yahudiler İslâm coğrafyasında, Müslüman hükümetlerin idaresi altında tarihlerinin en huzurlu devirlerini idrak etmiş bütün o zayıflıklarına rağmen halen Ortadoğu’nun en kadîm değerleri arasında var olmaya devam mı etmektedirler, işte sınır budur. Bugün Sünnî’si ve Alevî’si, Zeydi’si ve Bektaşî’si, Kalenderî’si ve Nakşî’si halen üfül üfül semalarımıza renk mi vermektedir, işte sınır budur.
Sayfa 23 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Selçuklu devleti ile Abbasiler arasındaki ilk diplomatik ilişkiler, 1040 yılında yapılan Dandanakan savaşının bitiminden sonra karşılıklı olarak gidip gelen elçilik heyetleri ile başlamıştır.
Sayfa 108 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Tanrı benimle konuştu. Bütün yeryüzünü Timuçin ve evlatlarına verdiğini, ona Cengiz adını koyduğunu söyledi. ~ Teb Tengri
Orta Çağ’ın en önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Nişâbur’da ilim tahsili ile meşgul olan genç medrese talebesi Ebû Nasr Kündürî, hocası Ebû Sehl’in tavsiyesi ile Sultan Tuğrul Bey tarafından memuriyete alınmış ve başta kâtiplik olmak üzere çeşitli resmî görevler icra ettikten sonra vezirlik makamına kadar yükselmişti. Selçuklu vezirini muktedir bir bürokrat haline getiren Kündürî’nin siyasi macerası bu şekilde başlamış ve o, kısa süre içerisinde makam ile namının belirlendiğini değil, namı ile makamın yapısını belirleyen bir devlet adamı haline gelmişti.
Öze dair şeyler yitirilmişse o zaman söz konusu medeniyet için çöküş süreci başlar ya da dışarıdan gelebilecek bir etki,o medeniyetin çöküş evresine evrilmesine giden yolun taşlarını döşer.
Reklam
Miladı milat yapan, milattan sonrasıdır.
Sayfa 226 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bu süreç Malazgirt zaferi ile başlamıştır.
Haçlı seferleri ile birlikte muayyen ( belli ) bir süre duraklama dönemi yaşanmış olsa da, Selçukluların Anadolululaşma, bir diğer ifadeyle Anadolu'nun Selçuklulaşma süreci Malazgirt zaferi ile başlamıştır.
Sayfa 140 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bizans ordusunda bulunan askerlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Son tahlilde şu açık yargıya varmakta sakınca yoktur: Bizans askerlerinin sayısı ne kadar olursa olsun, bu rakamın Selçuklulardan çok daha fazla olduğu kesindir.
Sayfa 147 - Kronik Kitap YayınlarıKitabı okudu
Her asker, ganimetten aldığı payı savaşta ölen bir askerin dul eşi ve yetimleri ile paylaşacaktı. Bu uygulama, Moğollar içerisinde güçlü bir sosyal denge kurulmasını temin edecek ve orduda bulunan askerler geride bıraktıkları aileleri için kaygılanmadan, öldükleri taktirde yüz üstü kalmayacaklarının bilinciyle daha cesur ve kahramanca savaşacaklardı.
Reklam
Neden Haşhâşi deniliyor sorusuna cevap...
Öldürüleceklerini bile bile suikastları düzenleyen fedailerin cesareti ile ilgili hikâyeler o kadar çok yayılmıştır ki, halk arasında onların haşhaş ile uyuşturulduklarına dair söylentiler çıkmış ve kendilerine bu sebeble Haşhâşi ismi verilmiştir.
Sayfa 79 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Moğollar,cengiz hanın ölümünden sonra merkeziyetçi yapılarını kademeli bir şekilde yitirmekle birlikte Moğol sosyoloji ve siyasetinin temel karakteristiklerini muhafaza etmeyi sürdürdükleri yeni siyasal yapılar inşa etmeye de devam etmişlerdir
Sayfa 160
Türklerin İslâmlaşması, Türk tarihi açısından belirleyici bir evreye karşılık gelmektedir ve bu konuda herhangi bir tartışma da söz konusu değildir. Türkler, İslâm dinini kabul ettikten ve Müslüman olduktan sonra yeni bir çağa girmiş ve bir daha eskisi gibi olmamışlardır. Sosyal, siyasi, ekonomik, dini ve bilumum yaşamsal sahalarda farklı bir profil edinmişlerdir ve sözü edilen bu profil temelde Müslümanlık ile biçimlenmiştir. Müslüman olan Türk ile Müslüman olmayan Türk arasında salt bir çizgi değil, bir varoluş uçurumu vardır. Örneğin, Selçukluların Müslüman olduktan sonra yaptıkları ilk işlerden biri “kâfir Türklerle cihâd etmek” olmuştur. Gaza edip gâzi olmuş, cihad edip mücahid olmuşlardır. Onların İslâm ile ilişkileri o derece bütünleşici olmuştur ki, meşhur müsteşrik Bernard Lewis'in de dediği gibi, “ne o zaman ne de daha sonra hiçbir millet kendi varlığını ve kimliğini İslâm dininin içerisine Türkler kadar gömmemiş,” gömememiştir. Türkler için kullanılan “İslâm'ın kılıcı, sancaktarı ya da ordusu” gibi ifadeler hiçbir zaman tarihi ya da edebi bir mecaz değil, hakikatin ta kendisi olmuştur.
İslam dünyasının modern dönemlere uzanan tarihi Selçuklularla başlamıştır.
Sayfa 191 - Kronik Kitap YayınlarıKitabı okudu
Tarih, antik dönemde düşünüldüğü gibi bir " tekerrürler silsilesi " değil, Hz. Adem ile başlayan ve insanın yaratıcısı tarafından hesaba çekileceği Kıyamet Günü'ne kadar devam edecek ve en önemlisi de bir defalık olarak yaşanacak olan bir süreçti.
Sayfa 35 - Kronik Kitap YayınlarıKitabı okudu
461 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.