Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mustafa Tahralı

Mustafa TahralıÇağ ve Hakikat yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
5.5/10
3 Kişi
8
Okunma
13
Beğeni
1.573
Görüntülenme

Mustafa Tahralı Sözleri ve Alıntıları

Mustafa Tahralı sözleri ve alıntılarını, Mustafa Tahralı kitap alıntılarını, Mustafa Tahralı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuşeyri ise “yakınlık” konusunda şöyle demektedir: “Kulun Allâh'a yakınlığı, evvelâ O'na iman etmek, O'nu tasdik etmek, le; sonra ihsânına ve tahkikine yakın olmakla olur. Hak Sübhânehü ve Teâlâ'nın kuluna yakınlığı ise bu dünyâda özel sürette ona ilim ve irfan vermesi, âhirette ise kendisine müşâhede ve temâşâ imkânını ihsan eylemesi ve bu meyanda çeşitli lütuf ve ikramda bulunması süretiyle olur. Kul halktan uzaklaşmadıkça Hakk'a yakın olamaz. Madde ve görünüşler âlemine âit olan hükümler değil, kalplere mahsus sıfatlarda durum budur. Hak Sübhânehü ve Teâlâ ilmi ve kudreti ile her şeye ve herkese; lutfu ve yardımı ile, sâdece müminlere yakındır; Allah “üns” hâli ile husüsi olarak evliyâya yakındır.”9
Sayfa 249Kitabı okudu
Modern dünyânın göze çarpan vasıflarından biri de “individualisme”dir (ferdiyetçilik). Ferdiyetçilik demek, fertten üstün her nevi prensibin ret ve inkâr edilmesi, böylece de medeniyetin her sâhada sâdece beşerî unsurlara ircâ edilmesi demektir. Rönesans devrinde “hümanizm” adıyla ifâde edilen şey de bu idi.
Reklam
- İbnü”l Arabi bugün de çok konuşulan birisi. Onun adı anılınca zihinlerde ekseriyetle anlaşılmaz, esrârengiz bir şahsiyet canlanıyor. Kendisine nisbet edilen “bizden olmayan bizim kitaplarımızı okumasın” sözünü de düşünürsek hakkında neler söyleyebiliriz? İbnü'l-Arabi'nin “Bizden olmayan bızim kıtaplarımızı okumasın” şeklinde bir soz
“Hakîkat” bizden müstakil olarak mevcuttur. Bize düşen vazîfe onu idrak etmekten ibârettir. Bu bilginin dışında ise sâdece hatâ ve yanlış vardır. Acaba modern insanlar “hakîkat nedir?” diye bir endişe taşıyorlar, hakikatin ne olduğunu biliyorlar mı ki? Bu zamanda artık kelimeler de mânâlarını kaybetmişlerdir. Pragmatistler (faydacılar) “hakîkat” adını pratik faydası olan şeyler için kullanır olmuşlardır. Bu ise “hakîkat”in inkârı demektir.
"MİSTİSİZM VE TASAVVUF FARKI..."
- "Mistisizmi karakterize eden iki şey vardır: pasiflik ve metot yokluğu. Mistisizm pasif, tasavvuf aktiftir. Mistisizmde kişi kendine gelen şeyi (keşf ve ilham) sadece kabul etmek durumundadır. Herhangi bir çalışmaya veya gayrete ihtiyaç yoktur. Kişinin mistik olması için istidat yeterlidir. Tasavvufi tarikte ise her şeyin tahkik ve tahakkuku için teşebbüs ve gayret şarttır. İstidat tek başına yeterli değildir. Bu ferdin kendi imkânlarını aşmak hududuna kadar ulaşır. Mistisizmdeki metot yoksunluğu da onu tasavvuftan ayırır. Kişi için asıl tehlike de buradadır Guénon’a göre. İnsanın bu tesirler arasında bir tefrik yapabileceği doktriner bir hazırlığı ve bilgisi yoktur..."
"HİYERARŞİ..."
- "Tasavvufta her konuda bir hiyerarşi vardır! Her salik sahip olduğu manevi bilgi ve dereceye göre bir yer işgal eder. Mistisizmde böyle bir hiyerarşi yoktur..."
Reklam
"SİLSİLE..."
- "Mistisizmde bir silsile olmamasına rağmen bütün tasavvufi öğretilerde kesiksiz bir silsile vardır ve bu şarttır! Buna büyük ehemmiyet verilir. Bu silsile son noktada beşeri aşar Hz. Peygambere (sav) ve Hz. Cebrail’e (as) ulaşır..."
"TEKNİK, ADAB ve USÛL..."
- "Tasavvufta her tarikatın hususi bir “teknik”i, yani adab ve usûlü vardır... Tarikata girecek kişiler de bunlara göre belirlenir. Herkes kendi meşrebine uygun bir tarik bulmak zorundadır. Buna benzer bir uygulama mistisizmde yoktur..."
"DOKTRİN VE ŞİFAHÎ ÖĞRETİM..."
- "Tasavvufta doktrin ve şifahi bir öğretim vardır ve bunlar müride şeyh vasıtasıyla verilir (sohbet-muhabbet). Şeyh, mürşittir, yol göstericidir ve müridin manevi gelişmesini kontrol eder. Ama çalışmayı mürit yapar. Neticeyi de kendi çabasıyla elde eder. Mistisizmde ise mürşit tarafından verilen doktriner bir eğitim yoktur. Bu sebeple terbiye edici ve geliştirici bir eğitim de söz konusu değildir..."
"MİSTİSİZM TAMAMIYLE BATI'YA VE HRISTİYANLIĞA AİTTİR!.."
- "İslâm dünyasında düşülen yanlışlardan birinin, oryantalist literatürün etkisi ve belki de tahâkkümüyle, kendi dünyamızı Batılı kavramlarla açıklamak olduğunu vurguluyor Guénon. Tasavvuf kelimesi de bu kıyımdan payını alan kavramlardan biri: “İngiliz oryantalist Reynold A. Nicholson’un (ö. 1945) tasavvuf kelimesini mistisizm ile tercüme etmesinden itibaren Batı’da İslâm tasavvufu özü itibariyle mistik bir şey olarak ele alınmıştır.” Oysa, “Malûm olduğu üzere her dil onu konuşan halkın zihniyetine adapte olmaktadır” diyen Guénon’a göre tasavvufun mistisizm ile uzlaşmasına imkan yoktur. Üstelik mistisizm hususiyetleri itibariyle tamamen Batı’ya ve Hıristiyanlığa aittir..."
Reklam
Şeyhülislâm Kemalpaşazâde'nin (6. 940/1534) İbnü'l-Arabi hakkındaki fetvâsının konumuzla ilgili cümleleri şudur: “Ey insanlar! Biliniz ki, büyük şeyh, şerefli önder, âriflerin kutbu, muvahhidlerin imamı, Endülüslü, Hâtem Tay kabilesinden Muhammed İbnü'l-Arabi kâmil bir müctehid ve fâzıl bir mürşit, taaccüp edilecek hayat hikâyeleri ve olağandışı hâdiseleri ve çok talebesi olan bir zattır. Âlimler ve ileri gelenler katında kabüle mazhar olmuştur. Onu (yâni İbnü'l-Arabi'yi) inkâr eden hatâ yapmış olur. İnkârında ısrar ederse, sapıtmış olur. Sultânın, onu terbiye etmesi ve onu inancından çevirmesi gerekir. Çünkü sultan doğruyu yaptırmak ve kötülükten men'etmekle memurdur. Onun (İbnü'l-Arabi'nin| birçok eseri vardır. Bunların içinde Fusüsu”l-hikem ve el-Fütühâtü'lMekkiyye bulunur. Bunlardaki meselelerin bir kısmının sözü ve mânâsı belli, ilâhi buyruğa ve şer'-i nebeviye uygundur. Bir kısmı da zâhir ehlinin anlayışına göre gizli olup, keşif ve bâtın ehlinin anlayışına göre açıktır. Merâmını anlamayana bu durumda susmak lâzımdır. Zira Yüce Allah “İlminin olmadığı şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalbin her biri bu davranıştan sorumludur.” (el-İsrâ, 17/36) buyurmaktadır...”8
"ISTIRAP..."
- "Mistiklerde ıstırap bir nevî itiyât hâline gelmiştir ve bu hâl mistisizmde büyük ehemmiyet arz eder. Tasavvufta ıstırabın hiç bir ehemmiyeti yoktur!.."
"SAĞLAM KAİDELER..."
- "Her tasavvufî çalışma özü itibariyle derûnîdir, yani içe dönüktür. Mistik hâller ise bunun aksine kendinden çıkış ile alâkalıdır. Tasavvufî hâl ve makamlar, mistik hâller gibi niçin ve nasıl olduğu bilinmeksizin ulaşılan durumlar değildir! Bilakis müspet ilmi kanunlara ve sağlam teknik kaidelere dayanmaktadırlar..."
"YAKÎN MERTEBELERİ..."
- "Mistikler bazı ibadet ve dualarla, İslam tasavvufundaki tabirle, ancak “ilme’l-yakîn” derecesine yükselebilirler. Oysa tasavvuf ehli gayretleriyle “ayne’l-yakîn” derecesini de geçerek “Hakka’l-yakîn”e yükselebilir. Mistikler gaye olarak daima selameti, yani cennete girebilmeyi hedef alırlar. Tasavvuf ehli için gaye vuslattır..."
"EZKÂR ve EVRÂD..."
- "Tasavvufta tarikatlar tarafından tespit edilmiş belli bir ezkâr ve evrâd bulunması onu mistisizmden ayıran temel farklardan biridir. Bazı ibadetler olsa da mistisizmde bu tarz ritüeller yoktur..."
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.