Şunu çok iyi anlamıştım: insan demek, kırıklık demektir. Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı, kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olamadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı ve bu kırıklıklığın doğurduğu hüzün.
İnsanlardaki duyarsızlık hakkında ne düşünüyor sunuz?
1-İslâmiyet ahlâklı olana, vurdumduymazlığı yasaklıyor…
İsmet Özel
2-"Sağır, asıl sağır, kulağı işitmeyen kimse değildir. Asıl sağır, ruhu sağır olan kimsedir. İşitmeyen organın yerine bir aleti koyarak sözleri duyma ihtiyacımızı giderebiliriz. Ama ruhu sağır
Bir gece müthiş bir gevşeme duygusuyla uyandım. Sanki bir el gelmiş, kalbime dokunmuş, kederli kalbimi şefkatle okşamış, içimdeki öfkenin kirlerini yıkamış, kalbimin içine sükünet serperek gitmişti.
Bir ağacın altında otururken görmüştüm onu. Beni yanına çağırmıştı. Onu görür görmez, içimdeki öfkenin çoğu yok olmuştu zaten.
"Ben peygamberim." demişti. "Ben de senin gibi kederliyim. Senin yaşadıklarını ben de yaşadım. Benim de elimden bir şey gelmiyor."
"Benim de elimden bir şey gelmiyor." cümlesini o yaşımda "Ben de ölümlü bir insanım ve kendi ölümümü bile engelleyemedim." diye algılamıştım. Kalbimi gevşeten ve Allah'a duyduğum öfkenin kirinden yıkayan cümle buydu. O bile ölüyorsa, benim annem de ölebilirdi. O bile küçük yaşta annesiz kaldıysa, benim annem de ben küçükken ölebilirdi. Kör talih gelip beni buldu hissi o an yok olmuştu
Şu an için mutlu olun
Sadece şu an sizin hayatınız
Mısralarıyla biter. Şiirdeki masum bir istektir. Şu an mutlu olmayı istemekte bir sorun yoktur. İnsanın hayatı sadece şu an-dır. Ama genç erkek bu gerçeği kadını günaha teşvik etmek için kullanır. İnsanları günaha teşvik eden şeytanın avukatlarının kullandığı temel bir tekniktir bu. Erkek kadına, elindeki tek zaman ve imkân olan şu "an"ı arzularını doyurmak için kullanması gerektiği, biraz sonrasının geç olacağı mesajını verir. Kadının içinde sönmeyen vicdanında yer eden melekler üzgündür.