Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Naim Dilmener

Naim DilmenerObsesyon yazarı
Yazar
7.3/10
14 Kişi
41
Okunma
2
Beğeni
1.273
Görüntülenme

Naim Dilmener Gönderileri

Naim Dilmener kitaplarını, Naim Dilmener sözleri ve alıntılarını, Naim Dilmener yazarlarını, Naim Dilmener yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zordu be! Gün geliyor, insan kendi kendisiyle dahi başa çıkamıyordu. Zordu. Kendini oluruna bırakmak da zordu, didiklemek de.
Kim demiş yalnızlık zor diye; aksine, gayet iyiydi. İki büyük Yeni devirdim ve “İçme, yeter!” diyen tek ses bile işitmedim.
Reklam
Kim demiş yalnızlık zor diye; aksine, gayet iyiydi. İki büyük Yeni devirdim ve "içme, yeter! " diyen tek ses bile işitmedim.
12 Eylül Askeri Darbesi'nin yarattığı korku, şaşkınlık, belirsizlik, geleceksizlik insana her şeyi yaptırdı.
12 Eylül Darbesinin getirdiği acımasız ortamdan herkes çok korkmuş, çok bunalmış, çok çekmişti, ama en çok da gerçek sanatçılar!.. Yoksa kim kendisini bile bile Turgut Özal’ın neo liberalizmi getirmeye yemin etmiş olan ellerine, o ve Semra Özal'ın papatyalarının pop ve arabesk kültürsüzlüğüne teslim ederdi ki? Ettik valla, kendimizi onların ve etraflarında fır dönen popçuların ve ağlak acılı arabeskçilerin dillerine teslim ettik. Hala da oralardayız/ellerindeyiz.
Devletin Kültürel Hegemonyası İçin Nice Sanatçılar Harcandı
27 Mayıs ve 12 Mart darbeleri, faşizmlerini “siyaset” ile sınırlamayı becerdiler. Popüler kültüre müdaheleyi (en azından görünürde) düşünemediler. Evren ve şürekası ise öyle değildi. Onların karışmadığı alan hatta nokta kalmadı. Hayata düşmanlardı ve bu da müzik dahil, her şeyi etkiledi.
Reklam
Arabeskin adını kötüye çıkaran, bizzat 12 Eylül Askeri Darbesinin kendisidir. Çok insanlık dışı bir dönemdi ve böyle bir dönem de bu müziğin daha da bireyselci bir hale dejenere edilmesiyle de acılı arabesk devri yaratıldı. Cunta dönemi böyle bir müziği öne çıkarmak istedi, gazinocular ve yapımcılar da bundan çıkar sağlamak için yaptı. Örneğin Müşşeref Akay’ı gündeme getirdi Cunta dönemi. Askeri yönetimin post-milliyetçi bir tavrıydı bu. Ancak kısır bir müdahaleydi; ne negatif ne de pozitif bir etkisi oldu Türkiye müziğine. Benzer bir müdahale 12 Eylül’ün devamında Özal döneminde TRT’deki arabesk yasağını aşmak için icat edilen “acısız arabesk” denemesidir. İbrahim Tatlıses ve Hakkı Bulut ile denemişti iktidar bunu. O dönem çok tartışılmıştı ama hiçbir etkisi de olmadı.
"Arabesk” olarak adlandırılan müzik, 50’lerin ikinci yarısından itibaren vardı. Hatta daha geriye bile çekilebilir istenirse; Mısır filmlerinden bizim bestecilerin, kısmen özgün, kısmen de Suriye ve Mısır dolaylarından derleyerek özel olarak üzerine güfte yazdığı şarkılar, arabeskin ilk örnekleri olarak kabul edilebilir. Ama Suat Sayın’ın köyden kente göçün talep edebileceklerini hesaba katıp ince ince tasarlayarak şarkı ve türküyü tek bir formda birleştirmesi arabeskin resmi doğum tarihi kabul edilir. Ve o müzik, gayet saygı duyulası, sevilesi bir müzikti.
Popüler kültür darbenin kendisinden de önce (olumsuz istikamette) değişmeye başlamıştı. Sinema ve tiyatroda olduğu gibi müzikte de durum buydu. 70’lerin o çok parlak ilk yıllarına rağmen popüler müzik önce Orhan Gencebay ve Selami Şahin’in ellerine kalmış ardından da Ümit Besen ve Arif Susam’a teslim olmak zorunda kalmıştı. Toplumun/memleketin içinde bulunduğu ruh durumu belirliyor nasıl bir müzik dinleneceğini. İstisnasız herkesin mutsuz olduğunu düşünün; bunlardan bir kısmının içerde ve işkenceler altında olduğunu hatırlayın… Aslında kimsede müzikle ilgilenecek hal kalmamıştı bile denebilir. Kalanlar da kendilerini piyanist şantörlerin kendinden menkul hüzünlerine vurdular. Arabesk müzik hakında “negatif” algı bu furyanın yüzünden oluştu. Daha öncesinde Suat Sayın’ın temsil ettiği bu müzik saygın bir müzikti.
12 Eylül Askeri Darbesinin başında olan Evren ve şürekasının karışmadığı alan hatta nokta kalmadı. Hayata düşmanlardı ve bu da müzik dahil, her şeyi etkiledi.
Reklam
400 syf.
·
Puan vermedi
Bu tarz kitaplar okumaya bayılıyorum. Söz konusu Ajda Pekkan olunca iş bir başka. Hırslı, çalışkan bu konumda olmayı hak etmiş. Tırnağı ile kazımış resmen. Hiç kimseyi dinlemeden aldırmadan kendi doğrusu ile yol almış bir sanatçı. Kitap yıl yıl Ajda Pekkan'ın yaptığı işler + döneme damga vuran olayları ile oluşturulmuş. En sevdiğim yanı da bu oldu. Öneririm herkese
Hür Doğdum Hür Yaşarım
Hür Doğdum Hür YaşarımNaim Dilmener · Everest Yayınları · 20075 okunma
256 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Bu kitabı tamamen plak sevdamdan dolayı merak edip almıştım. Kitap da bir plak koleksiyoncusunun yaşadığı bir yılı anlatıyor. Bu plak tutkunu kişinin plak sevdası için ailesini ve kendi hayatını bir kenara nasıl attığı ve nası çığırdan çıktığı anlatılıyor. Bazen hah şimdi aklı başına geldi diyosun, sonra yine aynı şeyleri yapıyor. Bana plak tutkusu abartı geldi. Spoiler vermek istemiyorum o yüzden gidişattan söz edemicem. Gündem olarak değinmeleri güzeldi sadece. Özellikle Gezi zamanlarında yaşanılanlar ve malum iktidarın yaptıklarına eleştirileri güzeldi. Kitaptaki isimler falan hep günlük hayatımızdaki isimlerin bir kaç harf veya hece olarak değiştirilmiş haliydi. Okurken gülümsetiyordu o anlamda. Sezen Aksu'dan Sezenak Su olarak bahsedilmiş mesela. Zaten kitap tamamen Sezen Aksu hayranlığı üzerine kurulmuş. Orta halli bir kitap olmuş. Bir çırpıda okunabiliyor zaten.
Obsesyon
ObsesyonNaim Dilmener · Doğan Kitap · 201826 okunma
:D
Metrobüsün içinde nefes dahi alamıyordum. İyi ki de öyleydi. Zorla alabildiğimde, kesif bir ter kokusu soluyordum. Yalnızca ter de değil, pislik kokusu.
Sayfa 216 - DkKitabı okudu
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.