Adamın Biri, Hoca ya sorar:
“Nuh un gemisine zeytin dalını ağzında getiren güvercin erkek miydi, dişi miydi?”
Hoca cevap verir:
“Tabii ki erkekti. Eğer dişi olsaydı, ağzını o kadar kapalı tutamazdı!”
Nasreddin Hoca ölüm döşeğindeymiş.
Karısını çağırmış.
“Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.”
“Ayol Hoca delirdin mi sen? Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?”
“İyi ya Azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.”
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?”
Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek:
“Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
Bir gün Hoca nın bulunduğu bir sohbette sormuşlar:
“Hocam, adam olmanın yolu nedir?”
Hoca düşünceli düşünceli, başını bir o yana bir bu yana sallayarak
“Söyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa söylemeli” demiş.
Nasreddin Hoca dan, fıkralarından, ona maledilen nüktelerden günümüze pek çok deyim, telmih ulaşmıştır. Öyle ki bunların birçoğu halkımız tarafından atasözlerinden sayılır.
ŞAKADAN HİÇ HOŞLANMAM
Nasreddin Hoca pazarda dalgın yürüyormuş.
Bu sırada ensesine bir tokat gelmiş. Hoca tökezlemiş birkaç adım sendelemiş, neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.
Bir bakmış ki Hoca nın iki katı iriliğinde dev gibi bir adam karşısında. Yutkunmuş önce, sonra sormuş:
“Bana sen mi vurdun be adam?”
Adam:
“Ben vurdum, ne olacak?” “Şakadan mı vurdun, ciddi mi?”
“Ciddi vurdum, ne olacak?”
“Aman aman, öyle olsun. Çünkü şakadan hiç hoşlanmam da...”