“Büyük ve üstün insanın hedefi gerçekliktir. Yemek onun hediyesi olamaz. Kıtlık olduğu zaman bile çift sürülebilir; böylece bilgiyle kazanç elde edilebilir. Üstün insan gerçeği elde edemeyeceğinden kaygılanır ama yoksul kalacağından kaygı duymaz.”
“Yemek yeme eylemi karın doyurmanın ötesinde sosyal kültürel bir olgu olarak başta kendi kültürümüzü tanıyabilme ve tanıtabilme, ayrıca yeni kültürlerle tanışabilmek amaçlarıyla gerçekleştirilmektedir.”
Öncelikle bu kitabın editörlüğünü yapan çok sevgili hocam DOÇ. DR. Neslihan Serçeoğlu'na bizleri bu kitapla tanıştırdığı için minnettarım.
Kitabı yemeğe, kültüre, insanların yemekle nasıl tanıştığına ve bu zaman ki yemek kültürünün nasıl oluştuğunu merak eden herkese tavsiye ederim.
Bu kitap hakkında diyebileceklerim aslında o kadar çok ki ama sadece bir kaç cümle ile özetlemeye çalışacağım.
Biz kültürümüzü yemeklerimiz sayesinde bir sonraki kuşaklara aktarıyoruz. Yemeklerimizin yok olması demek kültürlerimizin yavaş yavaş tarihin tozlu sayfalarına karışması demektir. Bu kitap bizlere kültürümüzü neden korumamız gerektiğini, nasıl korumamız gerektiğini anlatıyor.
Benim zihnimde yepyeni ışıklar yanmasına, yeni fikirler bakış açıları geliştirmeme yol açtı.
Yemeğe, kültüre ilgisi olan herkesi bu kitap okumasını şiddetle tavsiye ediyorum:)
Çin kültüründe çubuklarını yemek yeme aracı olarak kullanılmasının bazı sebepleri şunlardır;
- Bıçak kullanmanın doğadaki hayvan ve bitkilerin kıyılmasını ifade etmesi dolayısıyla bu zorunlu barbarlığın yemeği hazırlama esnasında bitirilmesi.
...
İnsanlar yiyeceklerini etoburlar gibi çiğ olarak yiyebilirdi ancak pişirerek yiyor çünkü içinde bulunduğumuz toplum bir anlamda bizi pişirip şekillendiriyor, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor.