Dil kelamı ne kadar aciz, ne kadar da kısırdı. Sırrı kalbe erenler için kelamın aracılığına ne ihtiyaç vardı. Dil susunca kalp konuşurdu, ruhta zaman ve mekân dürülür, yekvücut olurdu. Biliyordum;İbrahim Hacer'di, ben İbrahim. Benlik ortadan kalkınca ayrılık
gayrılık aşılır, kelamda sırr-ı birliğe varılırdı.