Onur Kartal

Yaşayan Ölüler yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
9.2/10
9 Kişi
30
Okunma
5
Beğeni
1.551
Görüntülenme

Onur Kartal Gönderileri

Onur Kartal kitaplarını, Onur Kartal sözleri ve alıntılarını, Onur Kartal yazarlarını, Onur Kartal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anomali normalden bir sapma olduğu için değil normali bütünüyle altüst etme gücüne sahip olduğu için kaygı vericidir ve tam da bu nedenle ortadan kaldırılması gerekir.
sinema perdesinde zombi kadar iğrenilen bir başka figürü bulmak oldukça zordur ve as­lında olanca iğrençliğiyle zombi, "kirlilik ya da hastalık değil, bir kimli­ği, bir sistemi, bir düzeni rahatsız edendir. İğrenç, sınırlara, konumlara ve kurallara saygı göstermeyen bir şeydir. Arada, muğlak ve karışmış olandır"
Reklam
Husserl 20.yüzyılın en büyük filozoflarından biridir. Heidegger de öyledir. Krizden çıkış için biri fenomenolojiyi göreve çağırır; diğeri ontolojiyi. Felsefeye bakışları farklıdır ama Husserl'i takip edecek olursak dünyaları aynı. Peki, ama Husserl'i takip edecek olursak dünyaları aynı. Peki, ama Husserl 1933'ün Nisan ayında üniversiteden el çektirilmiş, kütüphaneyi kullanması dahi yasaklanmışken Heidegger nasıl rektör olabilmiştir? Fenomenolojik felsefenin kategorileri siyaset felsefesiyle "kirletilmediği" sürece bu soru yanıtsız kalır. Fenomenolojiyi siyasetle kirlettiğimizde Husserl'in Yahudi olduğu için Nazi Heidegger'in dünyasında yeri olmadığını, hem algılarının hem de dünyalarının farklı olduğunu görürüz.
Sayfa 79
Sinema, Felsefe ve Politika: Yerin Altından Perdeye Taşanlar – Onur Kartal
Sinemacı yeraltında olanı, baskılanmış ya da yok sayılmış, görmezden gelinmiş ya da hasıraltı edilmiş olanı yüzeye taşır. İcra ettiği de sadece sinema değildir bu nedenle, bir yüzey ontolojisidir ve bu ontolojinin daima politik bir iddiası vardır. Ontoloji daima politik ontolojidir, hasıraltı ettikleriyle de gün ışığına çıkardıklarıyla da. Sinemanın politik ontolojisi ise daima gün ışığına çıkarmakla ilgili olmalıdır. Varlık düzleminde başa çıkılamadığı, tasnif edilemediği ya da bir rol biçilemediği için kendilerine herhangi bir varlık kategorisi bahşedilmemiş, mağaraların derinliklerine hapsedilmiş yokluklar, sinemacının elinde yeniden vücuda gelir, yüzeye taşar, perdeye yansırlar. Öyleyse sinema, evvela, kendine has bir dünyanın inşasıdır; Daniel Frampton’ın dediği gibi “titizlikle, neredeyse görünmez bir şekilde örgütlenmiş bir dünya”.
Sayfa 9 - Phoenix YayıneviKitabı okuyor
Kendilerini yenilmez sanıyorlar ama yanılıyorlar. Evleri başlarına yıkılacak.
Neocleous
Siyasi bir iddiayı ortaya koymanın en tercih edilen yolu, onu güvenlik söylemi vasıtasıyla dile getirmek haline gelmiştir.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
74 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.