Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Roger Griffin

Roger GriffinFaşizmin Doğası yazarı
Yazar
6.0/10
1 Kişi
12
Okunma
1
Beğeni
972
Görüntülenme

Roger Griffin Gönderileri

Roger Griffin kitaplarını, Roger Griffin sözleri ve alıntılarını, Roger Griffin yazarlarını, Roger Griffin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazizmde, palingenetik ultra-milliyetçilik üzerinde temellenen bir siyasal ideolojinin ardına gizlenmiş acımasızlık tüm potansiyeli ile su yüzüne çıkıyordu. Almanlar karşısında zorlu seçenekler vardı: sağlıksızlık ya da yeniden doğum, ölüm ya da yaşam. Bu ikilemin korkunç insani sonuçlarım zaman zaman Nazi liderleri kendileri de etkili bir biçimde
Sayfa 371
Nazizmin yıkıcılığını besleyen diğer bir önemli unsur, kuruluşlarını gerektiği gibi gerçekleştirdikten sonra tüm hiyerarşik yapılar tarafından geliştirilen özerk yönetsel ivme ve dolayısıyla da uyguladıkları programlardır.
Sayfa 365
Reklam
Milyonlarca vatandaş için Nazizm millet ve devletle özdeş görüldüğünde ve tüm potansiyel muhalefet biçimleri ezildiğinde ya da susturulduğunda, Gleichschaltung [koordinasyon] programı, Mussolini'nin yönettiği devlete kıyasla olağanüstü güce ve etkinliğe sahip bir sınai-askeri-devlet yapısı kurulmasını mümkün kılmıştı.
Sayfa 365
Tarihsel süreçte, tüm imkansızlıklara rağmen iktidarı ele geçirebilen sadece iki faşizm biçiminden bir tanesinin benzersiz yıkıcı (ama nihilist değil) potansiyele sahip bir ideoloji ile var olması, "Murphy Kanunlarının" özellikle grotesk ve trajik bir tezahürüdür. Faşist İtalya'nın başvurduğu Mazzinici squadrista ya da Roma imparatorluğu miti, Mosley'in Daha Büyük Britanya yaklaşımı, Degrelle'nin daha fanatik Rexistlerinin beslediği yeni bir Burgonya hayali ya da Akademik Karelia Topluluğu'nun geliştirdiği süper Fin ırkı anlayışı; bunların hiçbiri, Nazilerin Yahudisiz ırksal imparatorluk hayallerinin ima ettiği askeri şiddet ve ırksal zulüm ölçeğiyle kıyaslanamaz. Her ikisi de, savaşın patlak vermesiyle birlikte, Rusya'yı fethetmeyi ve Yahudileri fiziksel olarak dünya yüzeyinden silmeyi içerecek biçimde radikalleştiler ve tam bu noktada Üçüncü Reich emperyal hırslar ve sistematik barbarlık açısından Japon İmparatorluğu'nu bile geride bıraktı. NSDAP'ın, 1933'te iktidarı ele geçirdiğinde, toplumsal değişim programına da kattığı ve kısa süre sonra kazanacağı askeri-sınai güç ve fanatik destekle uygulamaya koyacağı kendinden menkul misyonu sapmaz bir kararlılıkla kovalayacak bir lidere sahip olması, milyonlarca insan için trajik bir durumdu.
Sayfa 362
Gelecekte liberal ulus devletler ne tür krizlerle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, faşizmin gelişmek için gereksinim duyduğu siyasal alan ve ultra-milliyetçi iklimi eşgüdümlü siyasal bir güç olarak engelleyeceklerini varsaymak için çok fazla neden mevcuttur. Neofaşistlerin 1970'lerde kronik istikrarsızlığı olan liberal yönetime sahip bir ülkede, İtalya'da iki savaş arası koşulları ("gerilim stratejisi"ne başvurarak) suni olarak yeniden yaratma girişimi bile liberalizm karşıtı ya da faşizme yönelen bir savrulma yaratmakta tamamıyla başarısız oldu.
Sayfa 350
Bir uzman tarafından "Fransız ve Avrupa neofaşizminin en tehlikeli ideologu" (Algazy, 1984, s. 221) ilan edilen Maurice Bardeche'in klasik Qu'est-ce que le fascisme? eserinde faşizmin iki savaş arası ve savaş sonrası türlerini birbirine bağlayan yapısal ilişkiye çözümlememizi (ve 5. Bölüm'de faşist ve para-faşist rejimler arasında yaptığımız anahtar sınıflandırıcı ayrımı) özünde doğrulayacak biçimde işaret etmesi de bizim değirmenimize su taşıyacaktır.
Sayfa 277
Reklam
Faşizmi zamanın şartlarına uydurma isteği faşizmin ideolojik kabuğunda da önemli değişikliklere yol açtı. Eski ve yeni faşizm zaman zaman AIDS ve feminizm gibi çağdaş konulara da el attı ve "Erika" serisinden, dört dilde yayınlanan Feminen Avrupa Düşüncesi başlıklı broşürün örtük bir neo-Nazi propagandası olduğu ortaya çıktı.
Sayfa 275
Hangi faşist hareketi ele alsak, ölüm ve yeniden doğuş, çöküş ve yenilenme miti ultra-milliyetçi nüveyi oluşturur.
Sayfa 228
1930'a kadar, parlamenter sistem Nazileri başarıyla marjinalize etti. Daha sonra, Hitler'in Almanya'daki başarısı, Büyük Buhran'ın etkileri ve özellikle de 1932-1934 uzun devlet krizi, Alman kan kardeşleri ölçeğinde bir kitle hareketine dönüşemese de NSDAP'ın gerçek bir popülist güç olmasını sağladı.
Sayfa 205
Faşist İtalya ve Nazi Almanyası 1918 sonrası Avrupa'da kurulan diğer otoriter rejimlerle kıyaslandığında karşımıza hemen çok önemli bir fark çıkar: Hiçbiri, yeni milli düzen yaratma kararlılığı taşıyan popülist nasyonalist sistem dışı bir devrimci hareket ile iktidarın ele geçirilmesi sürecinin doğrudan ürünü değildir. Şu veya bu şekilde hepsinin iktidara gelişi, yönetici seçkinlerin alt gruplarının ya da onların askeri temsilcilerinin çabalarıyla olmuştur ve hedefleri var olan sınıf yapısının ya da geleneksel değerlerin temellerine zarar vermeden istikrarı ve güçlü yönetimi tesis etmektir. Yani, dinamikleri özünde gerici ve muhafazakardır.
Sayfa 198
Reklam
Nazizm, sınıflandırma amaçlandığında, faşisttir. Siyasal ve sosyal bilim genellikle bu yapısal "nomotetik" düzeyde faaliyet gösterir.
Sayfa 49
Faşizmi aşırı sağdan bağımsız, özünde yeni bir güç, dahası Avrupa içi ve dışı çağdaş tarihin temel bir faktörü olarak gören akademisyenler vardır (örneğin -oldukça farklı yollarla Moore, 1966; Gregor, 1969). Diğer bir yorum, faşizmi iki savaş arasına sıkışmış bir olgu olarak görür, ancak ideolojik gerekçeli Nazi ve daha oportünist Faşist türler arasında belirgin bir ayrım olduğunu öne sürer (Weber, 1964). Bunun yerine, faşizmi, bütünsel "paradigmatik" ifadesini Nazizm ve Faşizmde (örneğin, O'Sullivan, 1983; Organski, 1968) ya da sadece Nazizmde (örneğin, Hayes, 1973; ayrıca çoğu Marksist) bulan uluslararası bir olgu olarak gören farklı yaklaşımlar da vardır. Bu sonuncu pozisyon, türdeş faşizmler ailesinin şüphesiz var olduğu ancak Nazizmin bu ailede yer alamayacak kadar farklı (fazlasıyla "biyolojik" ırkçı) olduğu inancıyla taban tabana zıttır (örneğin Sternhell, 1979 ve 1987; kıyaslayınız, yine Gregor, 1969, s. xiii-iv. Burada Gregor farklı bir yoldan benzer bir sonuca ulaşır).
Sayfa 27
Marksistler konuya yaklaşırken, faşizmi kapitalizmin azgın bir türüne indirgeme eğilimi her zaman pusudadır. O zamanki adıyla GDR'den [Demokratik Alman Cumhuriyeti) tarihçi Petzold, Horkheimer'ın 1939 tarihli "kapitalizm üzerine konuşmayı reddedenler faşizm konusunda da aynı biçimde susmalıdır" hükmünü tekrar ederken "en vulgar olmayan" yoldaşları adına da konuşmaktadır.
Sayfa 25
Faşizm, feodal kalıntılarla işbirliği içindeki kapitalist güçlerin karşı devrimiydi.
Sayfa 24
Liberalizmin zayıflığının komünist devrim umutlarını yükselttiği ülkelerde açıkça Bolşevik karşıtı olan askeri diktatörlüklerin yeni türleri zehirli mantarlar gibi türedikçe, katı Marksistler bunları otomatik biçimde Faşizmin yeni permütasyonları (yani faşizm) diye tanımladılar. Öyle ki, reformizmleri tüm "gerçek" sosyalistlerin içinde yer aldığı devrimci sınıf savaşına ihanet kabul edilen sosyal demokratlara, yani tarihsel akrabalarına, "sosyal faşist" yaftasını yapıştırdılar. Bunun bir sonucu Weimar Cumhuriyeti'nin son yıllarında Nazizm karşıtı sol kanat muhalefetinin trajik biçimde bölünmesiydi. Böylelikle kavramın hem türdeş hem de abartılı (enflasyonist) kullanımı, İkinci Dünya Savaşı'ndan çok önce sol kanat akademik diline yerleşmişti.
Sayfa 24
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.