8.0/10
5 Kişi
26
Okunma
24
Beğeni
3.477
Görüntülenme

En Yeni Selim Gürselgil İletileri

En Yeni Selim Gürselgil iletilerini, en yeni Selim Gürselgil okur görüşlerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
LÂİK KESİM, CİNSELLİK ve BATI...
- "Çıplaklık arttıkça sapıklık da artıyor. Fakat lâik kesim bu tesbite katılmıyor. Onlara göre çıplaklık arttıkça sapıklık azalır. Tıpkı Batı’daki gibi. O yüzden çıplaklık artmalı, normalleşmeli, ama sapıklık olmamalıdır. Buna rağmen hep birlikte yaşadığımız bir vakıa olarak, çıplaklık arttıkça sapıklık da artıyor. Laik kesim nerede
CİNSEL BOZULMA VE KINAMACILIK
- "Ne diyorduk? Batı’da çıplaklığın normalleşmesi hem bir süreç işidir, hem de gerçeklikten çok bir görüntüdür; gerek bu süreç boyunca gerekse bu görüntü altında pek çok acılar ve kurbanlar saklamıştır. Bu görüntüyü diri tutabilmek için başlıca 3 politikayı titizlikle uygular: Birincisi, cinsel deneyimin oldukça erken yaşlara, ergenliğin
Reklam
KUR’ÂN YAKANA BİR ŞEY YAPILMIYORSA, HİÇBİR ŞEY YAPILIYOR DEĞİLDİR
- "Herifler Kur’ân yakıyor ve başlarına bir şey gelmiyor. Sonra bir daha yakıyorlar. Bakıyorlar bir kınama furyası çıkıyor, sonra unutuluyor. Sonra iyice zıvanadan çıkıyorlar, hem yakıp hem tekmeliyorlar. Şunu anlıyoruz ki yeryüzünde bir İslâm devleti yoktur. Bazılarının başındakiler namaz kılıyordur, oruç tutuyordur. Ama İslâmî bir duruş
KÂMİL İNSAN ve İBDA...
İbda, iki denizin buluştuğu yer misâli, Hakk ile halkı hem buluşturan, hem ayıran mefhumdur. Hakk yönünden İbda, yoktan var etme, yaratma, tekvindir. Halk yönünden İbda ise benzeri olmayan bir şey yapma, keşif ve icattır. Bu buluşma ve ayrılık (zıtların birliği), hem Rahman Arşı’nda, hem de tabiatta gerçekleşir. Ahmed El Buni Hz’nin haber verdiğine göre, Rahman Arşı’nın sırrı İbda’dır; onda yükseliş ruhanî, bunun görünüşü fikrîdir. Buna göre İbda, insan-ı kâmil (tekâmül etmiş insan) vasfıdır. Tabiatta İbda da “kendinden zuhur diyalektiği” olmuş oluyor. Yani Hakk’ın emir vermesi ve dilemesiyle, mahlûkun kendi fiilinden türemesi. Bu türeyiş, canlılar âlemini ve ondaki tekâmülü meydana getiriyor. Şu hâlde İslâm’da kendi kendinden ibaret, rastgele, mânâsız ve mesnetsiz bir tekâmül soz konusu değildir. Mahlûkatın tekâmülünden maksat, Hakk’a varmaktır. Tüm mahlûkat, Hakk’a varmak maksadıyla kendinden üstün bir mertebeye doğru cehd (efor) halindedir. Her mahlûk, kendi yaratılış hududuna gelince kendi tekâmülünü tamamlamış olur. Belki her biri bu sûrette Hakk’a varır. Bir tek insandır ki, kendini aşmak ve kendinden üstün insan, insan-ı kâmil mertebesine varmakla mükelleftir. Öyleyse insanda, tabiî hâlinde hayvaniyet ağır basar. O, nefesindeki kötülüklere uyarsa, hayvandan aşağı, belhum adal mertebesine düşer. Ama nefsinden arınırsa üstün insan olur. İşte Hakk’a varmanın hakikati ve tekâmülün maksad ve mânâsı budur.
Selim Gürselgil
Selim Gürselgil
adimlardergisi.com 5 Temmuz 2023
Balık baştan kokar
- "Bir arkadaş devletin müteahhitlik firmasından daire almış. Daire o zaman inşaat halindeymiş, ama projesi güzel görünüyormuş. Sosyal tesisi, havuzu, ilkokuldan liseye kadar okulları, her şeyi olacakmış. Bir-kaç yıl sonra inşaat bitmiş. Devlet firması sözünde durmuş, vaadettiği her şey varmış, ama hayal ettirdiğinden bambaşka bir sûrette.
KÜFÜR DÜZENİYLE UZLAŞILMAZ, YOK EDİLİR
- "En derin imân, en yüksek akılla beraber zuhur etmek zorundadır. Bir başka deyişle, Allah’a ve Resûlü’ne imân dünya çapında tezahürler gerektirir ki, o da Müslümanların Büyük Doğu-İbda dünya görüşüne ihtiyacıdır. Muhafazakâr demokrasi anlayışının son yıllarda yol açtığı hezeyanlar esasen bu ihtiyacın farkına varılmamış
Reklam
128 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.