Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şerafettin Turan

8.8/10
176 Kişi
770
Okunma
56
Beğeni
4.136
Görüntülenme

Şerafettin Turan Sözleri ve Alıntıları

Şerafettin Turan sözleri ve alıntılarını, Şerafettin Turan kitap alıntılarını, Şerafettin Turan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce yapısını etkileyen olaylar, düşünürler, yazarlar ve kitaplar söz konusu olduğunda, O'nun salt bir olayın ya da bir düşünce akımının izleyicisi olmayıp, değişik görüş ve düşüncelerden kendine özgü bir bileşkeye ulaşmış olması dikkati çeker. Nitekim Atatürk'ün kendisi de, hangi yazarları okuduğu ve esin kaynağının neresi olduğu yolundaki bir soruya, çok okuduğu, ancak her şeyi eleştirerek okuduğu ve esin kaynağının Türk ulusundan başkası olmadığı biçiminde verilen cevabı olumlu karşılamıştır.
İyi ki...
22 Eylül 1924 günü Samsun'da, "nereden esin ve kuvvet aldığı" yolunda yöneltilen bir soruya verdiği cevapta, "uyanışı düne borçlu olduğumuzu" belirterek şöyle demişti: "Diyebilirim ki bugünkü uyanışı düne, geçmişe borçluyuz. Herhalde babalarımı­zın, analarımızın, eğiticilerimizin ruh ve dimağlarımızın gelişmesinde verimli etkileri vardır. Gerçi biz, belki burada bulunanların tümü, dünyaya geldiğimiz zaman, bu topraklar üzerinde yaşayanlarla birlikte, yok edici bir zorba yönetimin pençesinde idik. Ağızlar kilitlenmiş idi. Öğretmenler, eğiticiler, yalnız bir noktayı dimağlarda yerleştirmek zorunluluğunda tutulmakta idi: 'Benliğini, herşeyini unutarak bir korkunç hayale boyun eğmek, onun kulu kölesi olmak...' Bununla birlikte hatırlamak gerekir ki o baskı altında bile bizi bugün için yetiştirmeğe çalışan gerçek ve özverili öğretmenler, eğiticiler eksik değildi. "Şimdi burada bir büyük kişiye rastladım. O, benim Rüşdiye birinci sınıfında öğretmenim idi. Bana henüz ilk bilgileri öğretirken gelecek için ilk düşünceleri de vermişti. "Baylar, açıklamak istiyorum ki, ilk esin, ana-baba kucağından, sonra okuldaki eğiticinin dilinden, vicdanından, eğitiminden alınır."
Sayfa 5 - Türk Tarih Kurumu BasımeviKitabı okudu
Atatürk'te özgürlük kavramı, Fransa devriminden sonra kazandığı anlamla, düşünce ve siyasal alandaki özgürlükler kadar vicdan özgürlüğünü de içerir. O, toplumda değişik düşüncelerin ve değişik inançların bulunmasını, özgürlüğün doğal bir sonucu olarak kabul etmekte dahası, tek tip düşünce ve inancın toplum için tehlikeli bir durum, bir ölüm belirtisi olduğunu söylemektedir.
Reklam
"Görevi kolay değildi . Uzun ve çetin bir savaştan sonra , Türk topraklarının üçte ikisi yabancı askerler tarafından işgal edilmişti ve kendisi iki cephede savunmaya mecbur bulunuyordu : Dışta düşmanla , içte Sultan 'la ." B.Pavlof
Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabından
"Kuşkusuz, düşüncelerin, inançların başka başka olmasından yakınmamak gerekir. Çünkü bütün düşünceler ve inançlar bir noktada birleştiği durumda, bu, hareketsizlik işaretidir, ölüm işaretidir."
Atatürk'ün düşüncelerinde ve gerçekleştirdiği Türk Devrimi'nin temellerinde Akılcılık (Rasyonalizm) ve Olguculuk (Pozitivizm)'un izleri bulunmaktadır.
Çerçevelet duvara as!
...özgürlük ve bağımsızlıktan yoksun bir ulus için, yaşamanın ne anlamı, ne de zevki vardır. - Mustafa Kemal ATATÜRK
Sayfa 11 - Fransız Devrimi yıldönümü konuşmasındanKitabı okudu
Reklam
8 Mart 1928 Hakimiyet-i Milliye'deki demecinden
"Fransa İhtilâli bütün dünyaya özgürlük düşüncesini yaymıştır ve bu düşüncenin bugün de esas ve kaynağı bulunmaktadır. Fakat o tarihten bu yana insanlık ilerlemiştir. Türk demokrasisi, Fransa İhtilâli'nin açtığı yolu izlemiş, fakat kendine özgü belirgin nitelikte gelişmiştir. Çünkü her ulus, devrimini toplumsal ortamın baskılarına ve gereksinmelerine bağlı olan durum ve konumuna ve bu ihtilâl ve devrimin olduğu zamana göre yapar."
Başkasının hürriyet hakkını tanımayan, kendi hürriyet hakkını da tanıtamaz.
Çağdaş düşünebildiği, dahası kimi konularda kendi çağını aşabildiği içindir ki Atatürk, özgürlük ve bağımsızlığa kavuşturduğu Türk toplumunun çağdaşlaşmasını amaç edinmiştir. Buna giden yolun düşünce ve davranışlarda değişiklik yapmayla başlıyabileceğini görmüş ve toplumun kurtuluşunu bireylerin kurtuluşunda bulmuştur. Mustafa Kemal, daha Kurtuluş Savaşı başlarında Ankara'ya ilk gelişinin ertesi günü halkla konuşmasında, bireyleri belli düşünce aşamasına ulaşamamış toplumların, ortaya çıkan kişilerce iyi ya da kötü yönlere sürüklenebileceğine dikkati çekerek söyle demişti: "Bir ulus, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi kuvvetleriyle ilgilenmezse, bir ulus, kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığı­nı sağlamazsa, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.. Bireyler düşünür olmadıkça, topluluklar istenilen yöne, herkes tarafından iyi veya fena yönlere sürüklenebilir.Kendini kurtarabilmek için her kişinin geleceğiyle doğrudan doğruya ilgili olması gerekir"
Atatürk, dünyanın sürekli bir barışa kavuşabilmesi için "tek bir yasaya ve tek bir adalete" dayalı Birleşik bir Dünya Devleti kurulması gerektiği yolundaki öneriyi "tatlı bir düş" olarak nitelendirmiştir. Bu da tam anlamıyla gerçekçi olan Mustafa Kemal'in ideallerinde bile düşe yer vermek istemeyişinin doğal bir sonucudur.
"Atatürk'ün düşüncelerinde ve gerçekleştirdiği Türk Devrimi'nin temellerinde Akılcılık (Rasyonalizm) ve Olguculuk (Pozitivizm)'un izleri bulunmaktadır."
Sayfa 12 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
741 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.