Sofi Huri

Rabiat-Ül Adeviye yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
0
Beğeni
297
Görüntülenme

Öne Çıkan Sofi Huri Gönderileri

Öne Çıkan Sofi Huri kitaplarını, öne çıkan Sofi Huri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Sofi Huri yazarlarını, öne çıkan Sofi Huri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün Râbia hasta iken, Hasan Basri, Mâlik ed-Dinar ve Şakik-i Belhi onu ziyarete gittiler. Hasan Basri söze başlıyarak, 'Rabbinin sillesine metanetle sabretmeyen kişi dâvasında sâdık değildir,' dedi. Râbia hemen atıldı, 'Bu sözlerden benlik kokusu geliyor,' dedi. Şakik-i Belhî söz alarak, 'Rabbinin sillesi için şükretmiyen davasında sâdık değildir,' dedi. Râbia yine, 'Bize ondan daha iyi bir şey lâzım,' dedi. Üçü birden, 'Şu halde sen söyle,' dediler. Bunun üzerine, Râbia dedi ki, 'Allahı düşünerek, o düşünce içinde Rabbinin sillesini unutmıyan, dâvasında sâdık değildir,' dedi.>>
Amel, muradı yalancı çıkarmamalıdır
Süfyan-el Sevri bir gün arkadaşlarına, "Kalkınız şu bizim Kur'an hocasına gidelim. Ondan uzakta olunca, ruhumu dinlendirecek kimse bulamıyorum," dedi. Süfyan, Rabia'nın yanına gelince, elini kaldırarak : "Allahım, Senden selâmet dilerim!" dedi. Râbia ağlamağa başladı. Süfyan ona, "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Râbia, "Beni sen ağlattın," dedi. "Seni ben nasıl ağlattım?" "Selâmetin, her şeyi terketmekte olduğunu bilmez misin? Nasıl olup ta sen böyle içinde yüzmektesin?" Râbia bir ders daha öğretiyor. Amel, muradı yalancı çıkarmamalıdır. Bir şeyi murad eden veya bir maksat için dua eden kişi, önce tam edeb sâhibi olmağa çalışmalıdır. Edebin ilk şartı ise hulûs ve doğruluktur.
Reklam
Rabia'ya, «Cennet hakkında ne düşünüyorsun?» diye sordular. O ise, "Önce komşu sonra ev" meseliyle cevap verdi. Yani, cenneti düşünmeden evvel Allahı düşünmekte olduğunu anlatmak istiyordu. El-Gazali buna şu sözleri ilâve ediyor: "Dünyada Allahı bilmiyen ahrette de Onu göremez. Dünyada mârifetin tadını tatmıyan, ahrette cemali görme lezzetini alamaz; çünkü kişiye, bu dünyada malik olmadığı şey yeniden verilmez, ve kişi ancak ektiğini biçebilir."
El-Kuşeyri diyor ki, «Sâlih el-Mari her zaman, her kim kapıyı ısrarla çalmakta devam ederse, kapı muhakkak ona açılır," derdi. Râbia ona, "Bu sözü ne zamana kadar söyliyeceksin? Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın?"dedi. Salih, "İhtiyar cehalet içinde, kadın ise ârif olmuş!" cevabını verdi.
Birisi Râbia'ya, "Ben çok günah işledim, isyanda bulundum, tövbe edersem, Allah tövbemi kabul eder mi?" diye soruyor. Râbia, "Hayır, O, tövbeye seni lâyık görürse, seni tövbeye sevkeder ve sen tövbe edersin," cevabını veriyor.
Rabia'nın gelinliği halvet, düğünü zikrullah, ve bütün zevki dua idi. Ebedi aşkı, ilâhî aşk idi. Bütün varlığını Allaha nezretmiş, vermişti. O, insanlardan vazgeçmiş, dünyadan yüz çevirmiş bir insandı. Beden değil, ruhtu, ondan bir erkek ne bekliyebilirdi? Attar diyor ki: "O, hususî bir hücre sahibi, ihlâs örtüsüyle örtünmüş, aşk ve iştiyak ateşine yanmış, vuslatta fenâ bulmuş, sanki ikinci bir Hz. Meryem'di; sâfi, musaffa, münezzeh bir bakire idi; Râbiat-ül Adeviye işte bu idi."
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.