Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tayfun Atay

Tayfun AtayGörünüyorum O Halde Varım yazarı
Yazar
Çevirmen
6.6/10
57 Kişi
228
Okunma
22
Beğeni
2.767
Görüntülenme

Tayfun Atay Sözleri ve Alıntıları

Tayfun Atay sözleri ve alıntılarını, Tayfun Atay kitap alıntılarını, Tayfun Atay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünya Kadınlar Günü’ne anlam veren, elbette ki çözülmez bir sorun olarak kadınların karşısında duran erkek iktidarı...
sanal gerdek
Dindar bir nesil, dindar bir toplum, dindar bir Türkiye hedefleyen siyasi irade, olur olmaz her şeye dini bulaştırmaktan kaçınmayınca sadakatsizlikten sahtekârlığa, ahlâksızlıktan akla ziyanlığa, hırsızlıktan müptezelliğe kadar her şey de dinî bir kılıfa sokularak mübahlaşır oldu bu ülkede.
iletişim yayınları, e-kitapKitabı okudu
Reklam
İnsanlığın nabzının kırsal-geleneksel, feodal, cemaatçi bir yaşam biçiminde attığı dünyada ise “kadın sorunu” diye bir şey algısal, zihinsel ve söylemsel olarak yoktu. Çünkü kadın-erkek eşitsizliği de, cinsiyet ayrımcılığı da, ataerkil cinsiyetçi söylem de doğallaştırılmış, “olağanlaştırılmış”tı. Böyle bir toplumsal zeminde ataerkillik, hayatın havasına suyuna, taşına toprağına, ekmeğine ruhuna siner.
Öyle bir memleket ki bir kadın olarak aynı şehirde açık kıyafet giysen de çarşafa girsen de ölüyor, öldürülüyorsun!
Kadın sorunu, kadın hakları, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve feminist hareketten söz edebildiğimiz çağdaş dünyada da hiç kuşkusuz ne kadının erkek iktidarı karşısında ezilme sorununun tam olarak üstesinden gelebilmiş, ne de bu dünyanın “erkeğin dünyası” olmasını aşabilmiş değiliz. Ama bunların “sorgulanabilir” olmasının önünü açmış bir dünyada yaşıyoruz. Bu, ataerkilliğin farkında olunan, ona karşı mücadele edilen bir dünya.
Parti, Cemaat, Tarikat
“Müslüman bir ülkede yaşayıp da tekbiri bilmemek ya da duymamış olmak hemen hemen imkansızdır. Tekbir, Allah’ın yüceliğini, eşsizliğini ve büyüklüğünü özellikle ‘mağrurlar’ karşısında vurgulayan, hatırlatan söz, ‘Allahuekber’ olarak hayatın içinde yer alır. Bu sözün yumuşaklık ve sükûnetle, nağmeli ve uyaklı olarak ramazanlarda, kurban bayramlarında, mevlütlerde okunuşunu işitmemiş çok az insan olsa gerektir: ‘Allahuekber, Allahuekber. La ilahe illallahü vallahüekber, Allahuekber ve Lillahi’l-hamd…’ Bizim aşina olduğumuz tekbir buydu. İbadette, zikirde, mevlitte, evde, camide, cenazede karşımıza çıkan, tevekküle ve tevazuya çağıran bir şükür ifadesi… Lakin bu memlekette tekbirden söz edilince akla bu deyişin geldiği günler gerilerde kaldı. Tekbir, tevazunun değil tehdidin, şükrün değil şiddetin, sevginin değil husumetin aracı bir ‘slogan’a dönüştürüldü.”
Sayfa 19 - Can Yayınları, İstanbul
Reklam
Aynı dili konuşmayan iki ayrı Türkiye var. -Hayır, tabii ki "literal" anlamda aynı dili konuşuyor. ... Fakat kültürel olarak, ruhsal olarak, zihinsel olarak aynı dili konuşmayan iki ayrı Türkiye var.
Sayfa 103
İnsanlık tarihini bir yabancılaşma tarihi olarak okumak mümkün. İnsanın doğaya, insanın insana, insanın kendi emeğine, sonra bedenine ve nihayet benliğine yabancılaşması!..
"Artık insana uyarlı bir teknoloji yok. Teknolojiye uyarlı insanlık var. İnsanın değil,teknolojinin öncelikli olduğu bir dünyadayız."
Sayfa 280 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Yazılı kültürün hayatımızdaki yeri bir yüzyılı bile bulmadan biz,sözlü kültürden görsel kültüre sıçradık.
Sayfa 139 - Can YayınlarıKitabı okudu
423 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.