Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Toshihiko Izutsu

Toshihiko IzutsuKur'an'da Tanrı ve İnsan yazarı
Yazar
9.0/10
101 Kişi
392
Okunma
87
Beğeni
6,2bin
Görüntülenme

En Yeni Toshihiko Izutsu Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Toshihiko Izutsu sözleri ve alıntılarını, en yeni Toshihiko Izutsu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kişinin ölümü onun kıyametidir..
♤Dinle Haris ! sanma ki güneş doğup batar her daim Hayır, yaklaşan vaat edilen zaman ve eceldir.
♤Nimetlerle dolu semavi bir bahçe (cennet) gibidir seninle beraber olmanın mutluluğu Ardında bir şey bırakmadan her şeyi yakar senden ayrılmanın ateşi.
Reklam
♡Gözler kör olmaz,asıl sinelerin içindeki kalpler kör olur.\"Hacc süresi 46"
Mesajı kavramak, önce kalb ve aklın idrâk etmesidir..
♤Kur'ân'a göre her milletin özel bir dili vardır. Arapça da Arapların dilidir. Bu bakımdan o da sadece öteki dillerden biridir. Eğer Allah bunu vahiy dili olarak seçmişse onun dil üstünlüğünden dolayı değil, yararından dolayı seçmiştir. Zira mesaj, Arapça konuşan bir millete gönderilmiştir. Kur'ân'ın tekrar tekrar bu kitabın Arapça indirildiğini söylemesi, bu gerçeği iyi anlatmak içindir. "Biz bunu Arapça indirdik ki anlayasınız" /Yusuf süresi âyet 2
Her bir varlık işaret taşır
♤Tanrı, onların 'işaretler' olduğunu anlayacak zekaya sahip olanlara, her an âyet üstüne âyet göndermektedir.
Âyet- Allah'ın kâinattaki işaretleri..
♤Kur’ân’da her şeyin, aslında, Allâh’ın âyet’i olduğu ve bunların sembolik mahiyetinin ancak, kelimenin gerçek anlamıyla akl (zeka) sahibi olan, ‘düşünebilen’ (tefekkür) insanlarca kavranabileceği açıkça ifade edilmektedir.
Reklam
♤Ölüm gibi gelirdi bir günlük ayrılık bile bana, Nasıl davranayım sadece dirilme (haşr) gününde tekrar görüşmekle son bulan uzun bir ayrılığa..
“Birr; sizin, yüzlerinizi doğuya ya da batıya çevirmeniz değildir. (Gerçek olan) Birr; Allah'a kıyamet gününe, meleklere, kitaplara ve resullere iman etmek; mal varlığından, gözünüzde ne kadar kıymetli olursa olsun, yakın akrabaya, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolda kalmışlara, dilenenlere ve (hürriyetlerine kavuşmaları için) kölelere vermek; namazı kılmak, zekâtı ödemektir. Bir de, bir kere sözleştiler mi ahitlerine sadık kalanlar, ve ızdırap ve zorluk karşısında tahammülü olanlar, işte samimî olanlar (ellezîne sadakû) bunlardır; Allah'tan korkanlar (muttekîn) onlardır.» Bakara süresi
Daha genel söyleyecek olursak, bir kelimenin anlam kategorisi, aynı anlam sahasına ait olan komşu kelimelerden her zaman kuvvetli bir biçimde etkilenmektedir. Bir kelimenin tab'ı, kaydadeğer bir tekrar sıklığı ile belirli durumların yazılı ifadesinde zıt-anlamlı söz- cükle yanyana bulunmasına yol açmakta ise, kelime zaruri olarak bu sık bileşimden dolayı dikkati çeken bir se- mantik (anlamsal) değer edinse gerektir.
Reklam
Gerçekten Kur' an, herşeye gücü yeten Allah'ın, hiçbir varlıktan esirgeme-diği, tümü ile karşılıksız ihsan eylemlerini vurgulamaktan hiç geri durmamaktadır. Bunun karşılığında, insan da ona, lütfü ve iyiliği için şükranım ifade görevini borçlanır. Kâfir, davranışında hiç bir şükür işareti taşımayan, taşımaya yanaşmayan kişidir.
Yabancı bir kültürün geleneği içinde oluşmuş bir başka kelimenin anlam kategorisi içinde, sözcüğün anlamı bozulmaya uğramak tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Gerçeğin hangi veçhesi ümit ve endişemiz için, yahut arzu ve irademiz, eylem ve icraatımız için önem arzeder görüntüde ise, sadece o veçhe bağımsız bir kısım olarak çıkarılır ve bir isim ile mühürlenmek suretiyle de bir «kavrama» dönüşür. Yalnızca öznel şahsi çıkar odağı ile bağıntılı olan şeyler, yalnızca tüm hayat şemasına nisbetle zarureti hissedilen şeyler, sürekli değişim içindeki iz- lenim akışı içinden seçilir ve özel bir dilsel vurgu ile sabit hale getirilir ki, işte bu, bizim genellikle «isim» dediğimiz şeyden başka bir şey değildir.
Zîrâ kendini tecellî ettiren, tecellîgâh (yâni tecellînin zuhur ettiği yer), tecellî, bir tecellî ettirenin tecellî ettiren oluşu, bir tecellîgâhın tecellîgâh oluşu vs… gibi farklılıklar aslında bizim sübjektif görüş açılarımızın yansımalarından başka bir şey değildir. Aslında görünen bizim sübjektif bakışımıza uygun olarak bu çeşitli imkânlarda kendisini izhâr eden ve aslî olarak Tek olan Hakk Teâlâ‘dır. Bunların hepsi de bizim ayıklayıcı bir filtre vâzifesi gören Akl’ımızın idrâk ettiği kavramlardır ve bunların arasındaki farklar da yalnızca Akl’ımızda bulunmaktadır. Bunların hepsi de izafî sûretlerle ilgili şeyler, tek bir Hakîkat’dan türemiş olan tâlî münâsebetlerdir. Bu Hakîkat ise Bir ve Tek olan Allah Teâlâ‘dır. Bu Varlık âleminde Allah Teâlâ‘dan başka bir şey yoktur.
İki ayrı sûret altında (yâni “sebeb” ve “sonuç” olarak) görünen tek bir Hakîkat (bizim  sübjektif) görüş açılarımıza göre iki değişik vasıf kabûl etmeğe müsaittir. Bu demektir ki o eğer bir “sebeb” olma durumunda ise bir “sonuç” ve eğer bir “sonuç” olma durumunda ise de bir “sebeb”olma yeteneği vardır. Zîrâ tek olan Hakîkat bizzât, her birine ait bütün özellikleriyle birlikte hem “sebeb olma” ve hem de “sonuç olma” keyfiyetlerini ihtivâ eder.
695 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.