Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Yan Lianke
Yan Lianke Yorumları ve İncelemeleri
Yan Lianke yorumları ve incelemelerini, Yan Lianke kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yan Lianke puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşamak mı,yaşatmak mı?
Güneşin tüm toprakları kasıp kavurduğu,insanları ölüm ile kalım
arasında seçim yapmaya zorlandığı
bir köy.
Gitmek mi?
Kalmak mı?
Cevabı bulunması gereken ilk soru.
Kalmayı seçen ihtiyar daha zor
bir seçim ile karşı karşıya kalıyor.
Yaşamak mı?
Yaşatmak mı?
Yer yer gürültü yalnızlık kitabını anımsadığım,huysuz ihtiyarın inançları,beklentileri ve imkansızlıklar
içinde verdiği sınavı gözledigim bir
okuma süreci oldu.
Farklı bir üsluba sahip olan, kitabın yazarı Yan Lianke 1958 Çin doğumlu.
Kısacık,bir oturuşta okunacak ,oldukça akıcı bir kitap.
İhtiyar Delikanlı
"Büyük kuraklığın olduğu o yıl, zaman kavrula kavrula küle döndü." Bu güzel cümle ile başlıyor kitabımız. İlk cümlesi çarpıcı olan kitapların içerikleri de güzel oluyor genelde. Bu da öyleydi.
Büyük kuraklıktan dolayı herkes tarafından terk edilen köyde kör bir köpekle birlikte kalan 72 yaşındaki ihtiyar delikanlının yaşam mücadelesini okuyorsunuz. Okurken aklıma Yaşar Kemal'in Ölmez Otu kitabı geldi. Orda da pamuk ırgatlığına giden bir köy ahalisinin çok yaşlı olduğu için yanında götürülmeyen ve köyde tek başına yaşamak zorunda kalan ihtiyarın öyküsü okuyoruz bir bölümünde.
İhtiyarın yaşama umudunu köydeki kuraklığa inat yeşeren mısır filizi simgeler. Öyle ki onu hayatı pahasına korumaya çalışır. Filiz, umut ve yaşama sebebidir.
Cümlelerin vuruculuğu ve ve etkileyiciliği harikulade. Çeviri de Çince'den öyle güzel yapılmış ki çeviri değil de Türkçe metin okurmuş tadı veriyor.
Jaguardan çıkan her kitabı gözü kapalı alır okurum ve beni nerdeyse hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Size de tavsiye ederim.
Çok etkileyici, sarsıcı bir metindi. Ben ne okudum dedirten cinsten oldu.
Çin edebiyatına ait bu eser çin esintileri taşısa da aslında tipik bir yaşam mücadelesidir.
Öncelikle yazarın dili ve anlatımı tam hikayeyle uygun biçimde az, öz ve anlaşılırdı.
Anlatılan olaylar o kadar basitken nasıl bu kadar etkileyici olmuş yazari tebrik ediyorum.
Kuraklık sebebiyle köyden göçen halkin arasından bir yaşlı adam, kendi mısır tohumunun hafif filizlendigini görünce kalmak istediğini, zaten yollarda da ölebileceğini belirtir ve kendi topraklarında bir yaşam mücadelesi sürer.
Açlık, sefalet, susuzluk , kuraklık ... Yoktan var etmeyi öğrenen yaşlı adamın çabasını takdir ettim.
Yaşlı adam, kör köpek ve mısır sapı.
Yaşanılan olayların dramı, o duyguların bana geçmesine tam puan veriyorum.
Güneş beni de kavurdu, açlık susuzluk beni de ele geçirdi resmen.
Özellikle hayvan sevgisini bu kadar derinden işleyen yazar sonuyla cidden çok hüzünlendirdi.
Favorilerim arasına giren kitabı mutlaka ama mutlaka okuyun .
Üzerine çok fazla yazılacak bir şey yok bence.
Yazar vermek istediğini o kadar yalın bir dille ve bir o kadar da hisli bir şekilde yazmış ki size sadece okuyup, kendinizi yaşananların içine bırakmak kalıyor.
Bu kitabı tam zamanında okuduğumu düşünüyorum, kitapçı gezerken dikkatimi çekti ve arka kapağında yazan “hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı” yazısından sonra evet, işte böyle bir kitap okumaya ihtiyacım var dedim.
İçeriğinden birçok incelemede detay bulabilirsiniz ben daha çok okurken hissettirdiklerine odaklandığım için eğer içeriğini istiyorsanız diğer okurların yaptığı incelemelere bakabilirsiniz.
Kendinizi bir çıkmazda hissediyorsanız okuyabilirsiniz, Uzak Doğu edebiyatıyla tanışmak, o kültürden bir yazar okumak istiyorsanız güzel bir başlangıç olacaktır. Sonu hakkında detay vermek istemediğim için sürece odaklanmanız gerektiği tavsiyesinde bulunabilirim naçizane.
Okurken kendinizi o coğrafyada ve okuduğunuz koşullar altında hissedeceksiniz, yaşananlar size bunu da yapmamışsındır ya dedirtmek yerine, ee mecbur tabi öyle yapacaktı dedirtecek ve bence umutlarınızı yeşertecek. Okumayı bitirdikten sonra yaşama karşı olan mücadelenizi perçinleyebilir, sorunlarla başa çıkma azminizi kuvvetlendirebilirsiniz.
Ayrıca kitabın çevirmeni Erdem Kurtuldu bu kitap ile 2020 Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün sahibi olmuştur.
Okuyacak olan okurlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Umut
Kuraklığın ortaya çıkmasıyla tarım yapamayan ve hatta yiyecek bir şey dahi bulamayan insanlar kasabalarını terk edip yolculuğa çıkarlar. Geride iki kişi kalır biri ihtiyar, diğeri de Kör isimli köpek...
İhtiyarın hayatta kalması asla tükenmeyen umuduna bağlıydı. Mısır tanesinin büyüyüp gelişmesi onun için çok şey ifade ediyordu. Çünkü kuraklık bittikten sonra geri gelen insanlar hayatta kalabilmek için bu mısır tanesine ihtiyaç duyacaklardı. Mısırın yeşillendiği durumlarda ihtiyarlarla mutlu olacak, sarardığı an onunla üzüleceksiniz ve bu kitaptan ölümün sadece fiziksel olmadığını, asıl ölümün umudumuzu kaybettiğimiz an yaşandığını anlayacaksınız. Özellikle sonu düşündürücü ve acıklı olan güzel bir kitaptı.
105 syf.
9/10 puan verdi
Kuraklık geldiğinde bütün bölge halkı orayı terk eder yalnızca ihtiyar bir adamla kör bir köpek kalır orada. İkisinin yaşamda kalmak için verdikleri mücadele mısır tanelerini yeşertmek için verdikleri mücadele ve birbirlerine olan dayanışmaları bağlılıkları çok etkileyici kuraklık bittiğinde bölgeye dönen yöre halkı bir çukurda ihtiyarla köpeğin ölüsünü bulurlar fakat mısır taneleri yeşermiş ve çoğalmıştır birçok kimseye de örnek olur onların mücadelesi çok güzel bir kitap bence okumalısınız.
Kuraklık nedeniyle boşalan bir köyde kör bir köpekle bir başına kalan yaşlı adamın yaşamak ve yaşatmak için verdiği mücadele, hayatın kıymetini iliklerinize kadar hissettirecek. Onun yaşama arzusu bencilce bir arzu değil; köpeği ve yetiştirdiği Mısır fidesi için yaptıklarını abartılı bulanlar olabilir ancak ihtiyar insan olmak için elinden geleni yapıyor sadece. Artık “insan” olmanın gerekleri olağandışı sayıldığı için bu kısacık hikaye fantastik de gelecektir tabii. Ama ben, dünyada bir yerlerde böyle insanlar olduğuna inanıyorum.
105 syf.
·
Puan vermedi
Romandan kısa, öyküden uzun; novella adı verilen edebi türdeki bu kitap Yan Lianke tarafından yazılmış ve dilimize Çinceden Erdem Kurtuldu tarafindan çok başarılı bir şekilde çevrilmiş.
Verdiği duygular bundan bir önce okuduğum Tatar çölü ile kısmen benzeşiyordu ama tabii ki konu tamamen farklıydı.
Kitap; kuraklık nedeniyle köylülerin terk ettiği yerde kalan, sadece 72 yaşında bir köylü, kör bir köpek ve bu iki canlının yaşama tutunmasını sağlayan mısır fîdesi arasında gidip geliyor...
Ama okurken yaşlı adam ve kör köpek arasındaki diyaloglar, sadakat; verilen yaşam savaşı öyle etkileyici, öyle heyecanlıydı ki... Buna karşın bazı sayfalar da bir o kadar tiksindirici idi...
Ama yine de UMUT...
Umut... Ümit edebilmek bence insanda bulunan en güzel duygulardan biri...
Kitap yine durağan bir kitap. Aslında çok kısa. 100 sayfalık bir kitap ama yaşlı adamın yaşadıkları beni öyle etkiledi ve yordu ki ben biraz üzülerek biraz da empati yaparak okuduğum için yavaş okudum...
Hayatta hiç bir zaman umutsuz kalmamamız ve su kaynaklarımızın değerini hiç unutmadan yaşamımızı sürdürmemiz dileğiyle:)
Yetmiş iki yaşındaki bir adamın sırasıyla, kuraklık, kıtlık, sıçanlar ile olan mücadelesi çok yalın bir dille anlatılıyor. Tüm zorluklar karşısında ihtiyar adamın umudunun tükenmeyişini görüyoruz roman boyunca. Gerçek bir varoluş kitabı.
Kuraklığı anlatan bir kitap. Hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı. Yoğun bir alegorik anlatım ile bir köpeğin ve yaşlı adamın serüvenlerini anlatıyor. Önemli bir ödül almış olması, kitabı gözümde daha celbedici kıldı. Okurken farklı bir tat ve derinlik hissi veriyor. Uçsuz bucaksız bir yerde dünyanın ortasında kalmış gibi hissetmenize sebep olabilir. Nasıl tasvir etsem ki, hem psikolojik gibi hem felsefîk gibi farklı bir kitap...
Çağdaş Çin Edebiyatının en güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Yan Lianke'nin kaleme aldığı bu kitabın konusuna değinecek olursak; Balou Sıradağları'nda ciddi bir kuraklık baş gösterir ve insanlar çareyi su ve yiyecek bulabilecekleri başka yerlere kaçmakta bulurlar. Geride sadece ihtiyar ve kör köpeği kalır. Kavurucu sıcağa, susuzluğa ve açlığa rağmen hiç kaybetmedikleri tek şey ise umuttur. Onların hayata tutunma çabasını, bir mısır fidesini yaşatmak için, bir damla su, bir lokma yiyecek bulabilmek için verdikleri mücadeleyi okudukça aslında dünyamızın böyle olumsuzluklara hiç de uzak olmadığını bir kez daha anladım.
Çünkü bu kitabı okurken ülkemizde ve dünyada ormanlar yanıyordu ve hala yanmaya devam ediyor. Küresel ısınma ve kuraklık, uzak gelecekte insanları bekleyen kötü bir senaryo olmaktan artık çıktı, gerçeğe dönüştü. Yine de ihtiyar ve kör köpeğinin hikayesinden ilham alarak umudumu korumaya çalışıyorum...
Yan Lianke şu ana kadar hiçbir kitabıyla beni hayal kırıklığına uğratmadı. “Güneşin Öldüğü Gün” de bir istisna olmadı. Lianke bu kitabında dilimize çevrilen diğer kitaplarının aksine çok farklı bir konuyla karşımıza çıkıyor. Kitabın Çin’in belli yerlerinde yasaklandığını da söyleyelim. Bu yönüyle bile kitap merak uyandırmak için yeterli.
Amerikan
105 syf.
10/10 puan verdi
Farklı ülkelerden de kitaplar okuma isteğimle aldığım, Çin edebiyatıyla tanışma eserimdi.
Lianke’nin muhteşem betimlediği kuraklık yüzünden aç kalmaktan korkan köylülerin yürüyüşüyle başlıyorum. Köy ahalisinin yürüyüşüne katılmayan, bir küçük mısır filizine güvenip kalan İhtiyar ve kör köpeği Kör’ün hikayesini okuyorum. Tepede alev gibi yanan güneşten kaçanlara katılmayacak, her sabah yaptıkları gibi Baliban Tepesi’ne çıkıp İhtiyarın diktiği mısır fidesinin serpilmesi için uğraşacaklar.
Gitmeye mecalleri yok, olsa da bilinmeyen yolculuk çekmiyor onları.
Sonrası ise olağanüstü bir yaşam mücadelesi, yaşama inadı..
İhtiyar bazen pes edecek olup elindeki kırbacını güneşe savurup onunla kavga ediyor, bazen güneş ışınlarının ağırlığını ölçüyor. Bu doğa ve insanın savaşından öte başka bir şey; doğa ve insanın birbirini tartması… Çünkü İhtiyar kendisi için değil gelecek nesil için çabalıyor.
Günlerin, ayların, yılların böyle bir uzamda ayrımı yok. Harika bir başlık seçimi.
Basit gibi görünen ama alt metinleri eserin içinde gizli olan farklı bir yolculuktu..