Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yasin Durak

Yasin DurakEmeğin Tevekkülü yazarı
Yazar
8.4/10
12 Kişi
39
Okunma
2
Beğeni
1.926
Görüntülenme

Yasin Durak Gönderileri

Yasin Durak kitaplarını, Yasin Durak sözleri ve alıntılarını, Yasin Durak yazarlarını, Yasin Durak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
144 syf.
·
Puan vermedi
·
65 günde okudu
Emeğin Tevekkülü
Emeğin Tevekkülü’nü her şeyden önce, Türkiye’nin daha önceden ele alınmamış acı bir gerçeğini ortaya koyan saha çalışmadır. Bu çalışmanın Konya’da yapılmasının sebebi siyasi alanda önce RP(N.Erbakan) daha sonra AKP(R.T.Erdoğan) nin siyasi söylemler üzerinden yaptıkları siyaset ve Konya’da aldıkları oy oranlarına binaen İslamcı ideolojiyi
Emeğin Tevekkülü
Emeğin TevekkülüYasin Durak · İletişim Yayıncılık · 201340 okunma
“Neo Liberal İslamcı egemenliğinin gündelik hayatta kendini gerçekleştirmesini sağlayan şeyin gündelik hayatın her alanında ‘uygulanabilir olanın sınırlarını tayin eden’ kültürel hegemonya olduğu aşikardır.”
Reklam
Türk kimliğine dayalı milliyetçiliğin ulusalcı inkardan Osmanlıcı şovenliğe evirildiği gibi, önceden tebliğ edilirken artık tembihlenmeye başlayan Sünni İslam da mütevazı mümin ile yetinmez artık, mütecaviz yobazı teşvik eder. "Hakim kültüre" dayanarak yapılan "bizlik" tanımının yapılaşmış dışlayıcılığı, iktidar söylevinde eksik edilmeyen ötekileştirmelerle pratik süreçlere aksettirilmek istenir. Haliyle iktidarın bu teşviki, Türk vatandaşına biçilen "doğal muhafazakarlık" payesini pekiştirir. Bu yüzden bu çalışma, kültür politikalarının gündelikte sistematikleştirilen linç rejiminin tetikleyicisi olduğunu ifşa etmeyi de iş edinmiştir.
Sayfa 26 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Türk sağının bir şekilde hasımlarına da kabul ettirmeyi başardığı o malum Necip Fazıl ezberi; Türkiye'de yaşayan insanların doğuştan (doğal olarak ya da "fıtratı" gereği) dindar-muhafazakar ve dahi milliyetçi olduğu postulatıdır. Gerçeğin bunun bilfiil aksi olduğu, gündelikte bile envaiçeşit olguyla ispatlanmasına rağmen, bin bir ideolojik cambazlıkla yurdum insanına aşılanan bu fikir, genel olarak sağ politikalarla türetilen "sahte folklorun" topluma atfedilmesini ve Türk sağının kendi "kültürel dayatmalarını" toplumda verili bulunan "kültürel dayanakları" gibi göstermesini sağlar. Böylelikle kendisini toplumla özdeş kılan bir varsayıma dayanan Türk sağı, hasımlarını toplumdan kopuk, içinde yaşadığı kültüre yabancı, hatta yeri geldiğinde toplum düşmanı olmakla suçlar.
Sayfa 25 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Hatırlanacağı üzere, Recep Tayyip Erdoğan'ın o çok tartışılan "siyasi iktidar olduk ama sosyal ve kültürel iktidar olamadık" şekvası, hem iktidar aparatlarının kültürel üretiminin kısırlığından dem vurmakta iken, hem de halen var olmakta direten alternatif kültürel temayülün etkinliğinden yakınıyordu. Kültürel bir "husumeti" açıkça ifade ediyor, bilimsel kürsülerden sanatsal mecralara kadar birçok alanda "ülkesine ve milletine yabancı kişilerin, ekiplerin ve hiziplerin bulunduğunu" söyleyerek bir tasfiye dalgasının daha düğmesine basıyordu. Hatta 15 Temmuz vurgusuyla bir kere daha takdis ettiği "dindar gençliğin'' karşısına "Gezi Parkı gençliğini" koyarak adeta içe dönük bir "kültür kırım" çağrısı bile yapıyordu ( Vatan, 28 Mayıs 20 17). Fakat diğer taraftan da kudretinin hudutları hesap dahi edilemeyen bir diktatörün -hele ki tam da gücünün zirvesindeyken- kültürden yakınması, bir sosyal bilim muhasebesini siyasal münazaralarda mecburi olarak gündeme getiriyordu: Neydi kültürün yarattığı siyasal potansiyel ki Erdoğan'ı hala tedirgin edebilmeyi başarıyordu?
Sayfa 19 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Pek çok sosyal bilimci kültür kavramını tanımlamaktan dahi vazgeçmiştir günümüzde. İnsan türünün ayırt edici özelliğini ifade ettiği söylenegelen kavramın çetrefilli serüveni boyunca yapılan tanımlar bazen eksik ya da örtülü, bazen yanlış ya da yanlı olabilmekle birlikte, farklı paradigmalara ve hatta ekollere göre bile birbirleriyle çelişebildiğinden, net bir kültür tanımı yapmak, kavramı konumlandırmak, aynı zamanda bir yöntem seçimi yaptığını ilan etmek anlamına gelir.
Sayfa 20 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Reklam
Çöküşe gönlü razı olmayan bir irade kendini inkar edemez bir türlü. Sanat ister, edebiyat ister, eğitimde çok ses, üretimde çok nefes ister, zamanı kendisi gibi bölmek, mekanı hakkaniyetli üleşmek ister, istediği gibi yemek ve dahi içmek, istediği gibi giyinmek, ölülerini istediği gibi defnetmek ister. Kendi çağının mezarlıklarına hiçbir zaman gömülemeyen hazine; kültür, meydan okuma hakkını saklı tutar bu yüzden.
Sayfa 17 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Kokuşmuş bir tiranlığın gölgesinde yirmi yıl, adı sanı anılmayan başkaldırışlar.
Sayfa 17 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Savaşlar, soykırımlar gördük, lskenderler, Sezarlar, Ne atlar kaldı onlardan, ne meydanlar... Gittiler, yıkılıp birer birer, Biz kaldık. En kıraç topraklarda tutunduk, Biz defneler... Rıfat Ilgaz
Sayfa 18 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Elinizdeki çalışma yirmi yıllık Erdoğan iktidarı boyunca Türkiye "kültürünün" İslamlaştırılması çabasını belli başlı izleklerde yer alan ampirik göstergeleriyle tahlil etme girişimi olarak ortaya çıktı. Bu bağlamda, iktidarın itinalı kültür politikalarıyla yaşama nakışladığı sembollerden, toplumsal serüven anlatısını kendi ikbaline ve zümrevi ereklerine iliştirmesine, milliyetçi ve ulusalcı motifleri Yeni-Osmanlıcılık sanrısında bütünleştirerek kitle kültüründe yarattığı hülyalara doğru varan bir değerlendirmeyi içermekle birlikte, temelde Türkiye toplumuna atfedilen "kendiliğinden muhafazakârlık'' postulatına karşı bir polemik olarak okunabilir.
Sayfa 13 - Sol Kültür Yayınları, Birinci Basım: Ağustos 2022 — PDF
Reklam
" Konya'da 'yobazlık' , aslında Anadolu'nun her köşesinde görülebilecek sıradan taşra tutuculuğundan devşirildi."
" Sanki din bir ticarethanedir onlar için, işlettiklerinde kazanıp ihmal ettiklerinde zarara uğradıkları."
Tiyatro ve tavizlerin kültürel hegemonyanın islami retoriğiyle sürdürülmesi, gerçek ilişkilerin efsunlanmış bir kavrayışını (sabır, sınav, şükür, tevekkül, kader nosyonlarında görüldüğü gibi) ortaya çıkarmaktadır ki böylelikle mevcut ilişkiler uhrevi atıflarla meşrulaşır.
Çalışma ilişkilerinin normları islami atıflarla şekillenmekte, taleplerin ve çatışmaların ifade edilebileceği meşru biçimleri belirleyen bir dil hapishanesi oluşmaktadır.
Sayfa 128Kitabı okudu
İşverenlerin tiyatral manipülasyonları sayesinde, birçok durumda, bu mitolojik atıflar ve naif inanışların yarattığı tahayyüller de hegemonik kültürle eklemlenebilir. Özellikle hegemonyanın yarattığı temayüle uygun mitlerin çoğunlukla eşitsizlikleri meşrulaştıran uhrevi atıflara kaynak teşkil ettiği görülebilir.
Sayfa 124Kitabı okudu
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.