Jung, arketiplerden bahsederken annenin aile, topluluk ve gelenekleri temsil ettiğini, kişinin bu nedenle annesi gibi olmamak uğruna aileye, geleneklere, topluluklara karşı duruş sergileyebileceğinden söz eder.
İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Yaptığınıza bir kılıf bir bahane bulmanız gerekir. Yoksa bunu kendinize anlatamazsınız.
Hem bilmiyor, hem bilmediğinin farkında değil. Uzman değil ama uzmanmış gibi konuşuyor. Birkaç şey öğrenmiş bir konu ile ilgili ve sanki her şeyi biliyormuş gibi davranıyor. Her konuda uzman. Hem cahil hem cesur. Demek ki cahillik insana cesaret veriyor.
Bir zihni iyi besleyememişseniz katı olmaya meyilli olacaktır. Böyle bir kör noktaya sahip kişi için en doğrusu kendisidir ve kendi arzu ettiği her şey iyi kabul edilir. Kendisine benzemeyen, farklı olan, sevmediği her şey ise kötüdür.
"Aç gözlerini, zayıf ve kibir dolu insan, toz zerreciğinin üstüne güçlükle tırmanan zavallı karınca; kendi kendine özgür ve büyük olduğunu söylüyorsun, kendi kendine saygı duyuyorsun, hayatı süresince o kadar aşağılık olan sen, ve kuşkusuz alay etmek için, gelip geçen çürük bedenini selamlıyorsun. Ve sonra sanıyorsun ki, büyüklük adını verdiğin bir miktar gurur ve toplumunun özü olan bu alçak çıkar arasında çalkalanan bu kadar güzel bir hayat, ölümsüzlükle taçlanacak. Sana ölümsüzlük mü; sen ki maymundan daha azgınsın ve bir kaplandan daha kötüsün ve bir yılandan daha sürüngensin? Haydi canım! Maymun için bir cennet yaratın bana, kaplan ve yılan için, hovardalık, gaddarlık, alçaklık için, bencillik için bir cennet, bu toz zerresi için bir ebediyet, bu hiçlik için ölümsüzlük. Özgür olmakla iyilik ve kötülük adını verdiğin şeyleri yapabilmekle övünürsün, kuşkusuz daha hızlı mahkûm edilmek için, zira sen iyi ne yapmayı bilirsin? Hareketlerinden biri bile var mı ki kibir tarafından yönlendirilmesin veya çıkar tarafından hesaplanmış olmasın? "