Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İyilik isteğiyle” baş edebileceğini asla tartışmıyorum; ancak insanın dayanamayacağı bazı olaylar ve koşullar vardır: “Bu gibi ayrıntılar kendiliğinden ortaya çıkar” ve kişiyi alır götürür. Baylar, burada bu “duygululuk” üzerine söylediklerim hiç de boş şeyler değil; basit gibi görünmesine karşın, son derece önemli bir konudur, hatta herkesin
Christopher McCandless seninle tanışmayı ve sohbet etmeyi çok isterdim.
"Yaşamın keyfi yeni deneyimlerdedir, bu yüzden sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz. Her yeni gün yepyeni bir güneşin altında doğabilir. Hayattan daha fazlasını almak istiyorsan, monoton bir güvenlik hissine dair inadını bir kenara bırakıp, sana ilk başta çılgınca gelebilecek bir hayata adım atmalısın. Bu yaşama bir kez alıştıktan sonra, tüm anlamını ve inanılmaz güzelliği göreceksin"
Reklam
İçindeki bütün yıkıntılara,bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu.Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yola çıkacaktı.
Sayfa 215Kitabı okudu
Her gece Kur'ân'ı hatmederek sabahlayan, her yeni güne duayla başlayan "En çok neyi seversin?" sorusunu"İnsanlar uyurken namaz kılmayı! diyerek cevaplayan Hz. Osman'a göre namazı vaktinde kılana dokuz ödül vardı: "Allah'ın sevgisi, sağlıklı bir beden, meleklerin koruması, bereketli bir ev, dindar insan simast, yumuşak bir kalp, sırat köprüsünden şimşek hiziyla geçiş, ahiret korkusu ve üzüntüsünden uzak olma, cehennemden kurtuluş." Ticaret erbabının gözüyle hayata kar zarar hesabıyla bakan Zinnûreyn, bu dokuz kârdan sonra on zarardan bahsedecekti: On şey ziyan olup gitmiştir: Soru sorulmayan alim, amel edilmeyen ilim, kabul edilmeyen doğru görüş, kullanılmayan silah, içinde namaz kılınmayan mescit, okunma yan Mushaf, sarf edilmesi gereken yerlere harcanmayan para, binilmeyen vasita, dünya heveslisinin içindeki züht bilgisi, ahiret azığı temin edilmeden geçirilen ömür. Bir de şaştıkları vardır Hz. Osman'ın, akıl erdiremedikleri .Mesela ölümü bilip gülenlere şaşırmaktadır,dünyanın fani olduğunu bilip peşinden koşanlara. İşlerin takdirle olduğunu bilip istedikleri olmayınca üzülenleri, hesaba inanıp mal toplayanları bir türlü anlayamamaktadır. Cehenneme inanıp günah işleyenler ve Allah'a inanıp dünyayla rahatlayanlar şaşırtmaktadır onu. Hele bir topluluk vardır ki onlara akıl sır erdiremez: Şeytanı düşman bilse de ona itaat edenler...
Sayfa 38 - Şule YayınlarıKitabı okudu
"Düşünün. Hayata... ne olacağı belirlenmiş bir şey olarak nasıl başladığımızı düşünün. Toprağa ekilmiş bir ağaç tohumu gibi. Ardından... büyürüz... büyürüz... ve ilk başta gövdeye dönüşürüz.” "Ama sonra bu ağaçtan -yaşamımız olan ağaçtan- dallar çıkar. Gövdeden farklı yüksekliklerde ayrılan onca dalı düşünün. Dalların çoğu zaman farklı yönlere doğru giden başka dallara ayrılışını düşünün. Dalların farklı dallara dönüşmesini, o dalların da daha ince dallara ayrılmasını düşünün. Aynı daldan çıkan ince dalların uçlarını, hepsinin nasıl da ayrı yönlere doğru gittiğini düşünün. Yaşam da daha büyük bir ölçekte, aynı şeydir. Günün her anında yeni dallar çıkarır. Bizim bakış açımızdan -hepimizin bakış açısın dan- bu bir... süreklilik gibi görünür. Her bir dal yalnızca tek bir yolu gitmiştir. Ama her zaman başka ince dallar da vardır. Başka şimdiler de vardır. Geçmişte farklı yönlere gitmiş olsanız çok farklı olacak başka hayatlar. Yaşam ağacından söz ediyorum.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kaderlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Reklam
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Yaş zamanın geçmesi sonucu biriken yıllar mı, yoksa o yıllar içinde yaptıklarımız mıdır? 33 yıllık yaşamına (12 yıl 8 ay tahtta kaldı) olabileceğinden fazla savaşlar, kurdurduğu şehirler ve bir imparatorluk sığdıran Büyük İskender (M.Ö.356-M.Ö.323) için Michel de Montaigne (1533-1592): “İskender’in yaşını gördüğü işlere göre hesaplarsanız hiçbir
Pulitzer Ödülü’nü dört kez kazanan şair Robert Lee Frost’un (1874-1963) başarısının ardında yatan sır, onun şu sözlerinde gizli: “Ormanda yol ikiye ayrılıyordu ve ben daha az kullanılmış olanı seçtim içlerinden; işte buydu bütün farkı yaratan.” Başkalarının ayak izinden yürüyerek bu dünyaya kendi izimizi bırakmamız imkânsız görünüyor. Hep aynı şekilde düşünen insanlardan alışılmışın dışında bir şeyler ortaya koymaları beklenemez zaten. İnsan, doğumu ve ölümü arasında kendini ifade edebildiği bu dünyada, ilerleyen yaşlarında kendi farklılığını terk ederek diğer insanlarla bütünleşme eğilimi göstermektedir. Bunun bir nedeni de toplumsallaşma adına, kendi farklı düşüncelerini yontarak genel olanı benimsemeye çalışmasıdır. Bu durum, her ne kadar faydalı gibi görünse de bu sebeple kazanılan alışkanlık, hayatın tamamına yayılarak aynı şeyleri düşünen, aynı şeylerden hoşlanan, aynı şekilde davranan insanların sayısını artırarak yani farklılığı körelterek neredeyse yaşamı tek renge indirgemiştir. Yeni düşüncelerle, farklı bakış açılarıyla sorunlara yeni seçenekler sunanlara “icat çıkarma”, “eski köye yeni adet getirme” denilir. Böylece yeniliğin önü daha baştan kesilir. Ancak o eski köye yeni fikirler katılmazsa eski olarak kalacağı kesindir. Bu geçmişi tamamen silip atma şeklinde değil, eski bilgiyi şekillendirerek ona yenilikler katmak ve ileriye doğru çekmektir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.