" Yolun kenarındaki o ot nedir?"
"Samançiçeği."
"Ya bu?"
"Bilmiyorum."
"Ona dörtyaprak derler." Ogion asasının bakır
ucunu cılız otun dibine batırarak durmuştu, böylece
Ged bitkiye yakından baktı; bitkiden kuru bir tohum
zarfı kopardı ve Ogion başka bir şey söylemediği için
sonunda sordu: "Ne işe yarar Usta?"
"Bildiğim kadarıyla hiçbir işe."
Yola devam ederlerken Ged tohum zarfını elinde
tutuyordu, sonra fırlattı attı.
"Dörtyaprağı her mevsimde, yaprağıyla, çiçeğiyle,
köküyle, kokusundan, görünüşünden ve tohumundan
tanıyacak hale gelince, o zaman gerçek ismini öğrene-
bilirsin; varlığının ne olduğunu kavradığın için. Bu da
kullanımını bilmekten daha önemlidir. Sonuç olarak,
sen ne işe yarıyorsun? Ya da ben? Gont Dağı bir işe
yarar mı? Ya da Açık Deniz?" Ogion yarım mil daha gittikten sonra nihayet "Duyabilmek için susmak
gerekir." dedi.
Meme, aşkın bir yanıyla öteki yanını alt ettiğini, kendi kendini yok ettiğini düşünüyordu. Çünkü erkeklerin en büyük özelliği, doyduktan sonra açlığı inkâr etmeleriydi.
Sadeliğin üstünlüğünü, ayrıcalığını anlayabilmesi için otuz iki savaş çıkarması, ölümle bütün anlaşmalarını bozması, ün denilen pisliğe bir domuz gibi bulaşması ve tam 40 yıl yitirmesi gerekmişti.