Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor. Birinci yaşanmış hikâye Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Uzman Taş İşçileri
“Viasat History” kanalında izlemiştim. Mısır’da piramitlerin yapımında köle sanılanların uzman taş işçileri olduğu, günlük yevmiye olarak ekmek ve bira aldıkları ve Mısır hükümetinin onlara et yardımında bulunduğunu belirttiler.
Reklam
Esra Erol'un stüdyosundaki seyirciler, kaç lira yevmiye alıyor acaba?.. :)) Aylık bazda düşünsek, benim maaşı geçiyordur kesin... :))
Neden ikindiye asra yemin edilmiş? Çünkü o dönemde yevmiye çalışan bir insan o günün yevmiyesini ikindi alırmış. Yani insanların hakettikleri şeyin karşılığını aldığı ana yemin olsun
Hem ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya girmeden evvel, son vazife-i ubudiyetini yapıp, yevmiye defter-i amelini hüsn-ü hâtime ile bağlamak için salâta kıyam etmek (yatsı namazını kılmayı ni'yet etmek), yani bütün fâni sevdiklerine bedel bir Mabud ve Mahbub-u Bâki'nin ve bütün dilencilik ettiği âcizlere bedel bir Kadîr-i Kerim'in ve bütün titrediği muzırların şerrinden kurtulmak için bir Hafîz-i Rahîm'in huzuruna çıkmak. [Sözler - 46]
Şu sabahki bahsettiğim biz bu işe nasıl başladık anlatayım mı? Çok ilginizi çekecek... Yani tabii çekirdekten zaten biz bu işin içerisindeyiz baba mesleği de, ben küçüktüm daha, hazırdan yiyorum.. Neyse biraz büyüdüm hem okul, hem kendi gelişimim vs, hem de babamların yanına takılıyorum yardım etmeye çalışıyorum.. Fakat abim bana hiç
Reklam
Turuncu Günler
Yine Azeri damarım bastı kökenlerime uzanıp bir İran filmi daha izledim. Alt yazılı olur diye düşündüm ama bizim Türkler yine maharetlerini göstermişler cuk diye oturan Türkçe dublaj yeteneklerini konuşturmuşlar. Konuşturmak değil resmen haykırtmışlar yeteneklerini. Neyse geleyim filmin konusuna. Zamanında portakal bahçesinde çalışırken
Eyyâm-ı bâhur; ağustosun ilk haftasında yedi gün süren en sıcak günlere verilen addır. Eyyâm, Arapça ywm “günler” kökünden geliyor ve yevmiye ile akraba. Bâhur ise aşırı sıcak demek. Eyyâm-ı bâhur, aşırı sıcak günler… Bir an önce geçmesi temennisiyle.
Adile Naşit - 21 Haziran 1985 Cuma
Adile Naşit, 21 Haziran 1985 tarihinde verdiği demecinde bir anısını şöyle anlatmıştır: "Bizim Aile filminin çekimlerindeydik. Halit Akçatepe ile Münir Özkul, aralarında konuşup gülüşüyorlardı. Tarık Akan da bir köşeye dalıp dalıp gidiyordu. Yanına gittim; çok samimi değildik. Çorba içme saatiydi; çorba içtik ve 'Hayırdır?' dedim. Zor da olsa anlatmaya başladı: 'Mühendislik fakültesindeyken okula yakın bir yerde bir basımevci arkadaşım vardı. Cebinden kitaplar basar; insanlar okusun diye uğraşırdı. Bugün gelirken ona rastladım; işleri bozulmuş, kapatmak zorunda kalacakmış dükkanı...' dedi. Çekimler iyi gidiyordu; Münir'in yanına gittim, durumu anlattım. Yevmiye usulüyle çalışıyorduk; ne yapacağımızı da çok bilmediğimiz için bekledik. Belki elimizden bir şey gelirdi. Münir bunu epey dert edindi. Hani o can alıcı sahne var ya; Münir'in o güzel tiradı... Saim Bey'in kapısından içeri girer: 'Sen değil, ben büyüğüm ben!' diye noktalar. İşte o sahnede, herkesin eli ayağı buz kesti. Yarım saat bir sessizlik oldu. Gün bitti; yevmiyeler dağıtıldı. O gün ne olduysa, hepimiz üçer yevmiye aldık; Münir on yevmiye almıştı. Herkes aldıklarını bir araya getirdi; topladık ve Tarık'a uzattık, almadı; zorla aldırdık. Birlikte gidip basımevindeki işler düzelene kadar, her gün biraz daha destek olduk. Bu gün, Tarık'ın çabasıyla o basımevi şimdi çalışıyor ve geçtiğimiz gün yirmi bin kitap basıp tüm ülkedeki okul kütüphanelerine yolladı."
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.