Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Harem halkına yılda üç kat elbise verilir , makul bir yevmiye de buna ilavedir.
Tarif ettiğim ve dahil olduğum İttihad-ı Muhammedi'nin (A.S.M.) tarifi budur ki: Garb ve şarka ve cenubdan şimale mümted bir silsile-i nurani ile merbut bir dairedir. Dahil olanlar da bu zamanda üçyüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın cihet ve irtibatı, tevhid-i İlâhidir. Ve peyman ve yemini, imandır. Müntesibleri, "Kâlû Belâ"dan dahil umum mü'minlerdir. Defter-i esmaları da, Levh-i Mahfuz'dur. Ve bu ittihadın nâşir-i efkarı, umum kütüb-ü İslâmiyedir. Ve yevmiye cerideleri de, i'lâ-yı Kelimetullahı hedef-i maksad eden umum cerâid-i diniye; kulüb ve encümenleri, mesâcid ve medâris ve zevâyâdır. Merkezi de, Harameyn-i Şerifeyn'dir. Böyle cemiyetin reisi, Fahr-ı Âlem'dir (A.S.M.). Ve mesleği, herkes kendi nefsiyle cihad-ı ekber yani: Ahlak-ı Ahmediye (A.S.M) ile tahalluk ve Sünnet-i Nebeviyeyi ihya ve başkalara da muhabbet ile -eğer izrârı intaç etmezse- nasihat! Bu ittihadın nizâmnâmesi, Sünnet-i Nebeviye; ve kanunnâmesi, evâmir ve nevâhi-i Şer'iyye'dir. Ve kılınçları da, berahin-i katladır. Zira medenilere galebe çalmak ikna iledir, icbarla değil. Taharri-i hakikat, muhabbet iledir. Husumet ise: Vahşet ve taassuba karşı idi. Zaten medeniyet onları tokatlıyor. Hedef ve maksatları da i'lâ-yı Kelimetullah'dır. Şeriat da: Yüzde doksandokuzu ahlak, ibadet ve fazilete aiddir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir.
Divan-ı Harb-i ÖrfiKitabı okuyor
Reklam
–Bir baba oğluna yevmiye verir mi? –Elbette verir. Bir çocuk çalışması karşılığında babasından gündelik almazsa ne işi öğrenir, ne de iş çıkarır. Yaptığı işi baştan savma yapar. Çünkü, babasının kendisini çalıştığı için beslediği gibi bir düşünceye kapılır ve ahlaksız olur. Halbuki emeğinin karşılığını aldığı taktirde para kazanmanın ne demek olduğunu ve paranın değerini öğrenir.
Sayfa 206
Hizmet ve yevmiye değiştokuşunda işçinin ortağı olmayan patron onun düşmanıdır.
Divide et impera demişler: Böl ve yönet. Böl ki zen­ginleşesin; böl ki insanları kandırasın, kafalarını karıştı­rasın ve adaletle alay edesin. İşçileri bölüp dağıtın; her birine ödenen yevmiye kişi başı üretilen değeri aşıyor bi­le olabilir, ama buradaki mesele o değil. Yirmi gün çalı­şan bin adamın emeği, elli beş yıl çalışan tek bir adamın emeği üzerinden ödendi; peki, ama tek başına birisinin bir milyon asır çabalasa da başaramayacağı şeyi bin kişi yirmi günde başardığına göre, bu alışveriş hakça mıdır? Bir kere daha hayır: Tek tek emeğin karşılığını ödeyince kolektif emeğin karşılığını ödemiş olmuyorsunuz. Sonuç olarak, karşılığını vermediğiniz bir kamusal mülkiyet hakkı daima mevcut ve siz ondan haksız yere faydalanı­yorsunuz.
Sultan I.Ahmed Han'ın israfa yönelik sözleri
"Taamdan bâkî kalanı yabana atmaya, vuhuş ve tuyûra vermek içün bir kimesne tâyin oluna. Na yevmiye ... akça verile." (Sofralardan çöpe atılan yemekler çöpe atılmasın. Toplanıp yabânî hayvanlara ve kuşlara verilsin. Bu iş için insanlar görevlendirilsin. Onlara günlük olarak ... akçe verilsin.)
Sayfa 49 - Mostar Dergisi - Sayı 229
Reklam
Darphanedeki yan ödemeli yüksek memuriyeti Kimseye kaptırmayasın diye hangi senatör Senden yevmiye defterinin neresine Ne yapmanı istemiş olabilir Kulağına ne Fısıldamış olabilir Oraları elleme Bu sıkıcı konuyu kapat Bu defteri kapat Pencereyi kapat Perdeyi çek Fermuarı da Çek defterini getir Gelsin defter-i kebir.
Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayetve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı Kâinattan 7079 yıl, İsaMesih’ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Kostantiniye derlertarrakası meşhur bir kent vardı. Ceneviz taifesinin buraya ilk gelen gemilerinekaranlıkta uçan bir ak martının yol gösterdiği, ancak salimen karaya vasılolduktan sonra dümencileri olacak Pundus nam kâfirin bu martıyı Mesihaddederek yuvasını arayıp bulduğu ve itikatlarınca İsa’nın etini yemek sünnetolduğundan kuşu kızartıp yediği rivayet olurdu. Eskiler, bu martınınyuvasının bulunduğu yere Ceneviz kavminin yüksek bir kule diktiğini rivayetetmişlerdir ki, sonraları Galata Kulesi diye nam salmış bu heybetli yapınıntepesinde, yalı adamlarının dürbünle, yiğitlerin ise çıplak gözle, Bursakentinin ulu dağını seçtikleri söylenegelmiştir. Ne var ki bu şayianın,ziyaretçilerden bahşiş koparmak hevesiyle kuledeki yangın gözcüleritarafından okunan bir kurt masalı olduğu da ağızdan ağıza dolaşmıştı birzamanlar. Beher yangın için, eğer vaktinde tespit edebilirlerse yirmi akçeikramiye, edemezlerse yangın sönene kadar saat başı yirmi değnek ceza alanbu adamlara hazine-i hümâyûndan on akçe helal yevmiye verilirdi.
Her iktidara geçen,kendinden önce yapılanları bozmakla işe başlıyor.Maiyetindeki memurları değiştiriyor.Yükselebilen ancak dalkavuklar.Herkes devletin sırtından refah elde etmek peşinde.Emeğin hakkını vermek,memurları oradan oraya nakletmemek,halk nazarındaki itibarlarını yükseltmek lâzım...Ehliyetli memurlar kullanmak suretiyle memur sayısını bugünkünün dörtte birine indirebiliriz. Bütün ağırlık köylünün sırtında.Vergi servetle mütenasip olmalı.Cibâyet sistemi sakat.Memleketin kadastrosu yapılmalı,istatistiğe önem verilmelidir.Bunları başlattık,fakat istediğimiz neticeyi alamadık:maaşlar kifayetsiz,ehliyetli insan az. Demirbaş defteri,yevmiye defteri,kasa defteri olmayan tüccara benziyoruz
Sayfa 163
Adalet diye bir kavramın olup hâlâ insanlar arasında yerini bulmaması korkunçtu. Adalet denince akla ne gelir? Kişinin temel hakkını istemesi ve savunması cümlesi ilk dilden dökülebilir. Kişinin bakış açısına, belki yaşantısına göre de değişebilir. Aşkta kaybedenler? Alakası var mı? Yahut acımasız bir sistemin köhne karanlığına hapsolan halkın çektikleri eziyet? Ve dahası? Açlıkla mücadele edenler? Kazandığı madalyayı bir torpille kaybeden sporcular? Yıllarca emek emek okuyan öğretmen adaylarının yerine, güçlü bir yakının torpiliyle geçen emeksizler? Yerin yedi kat dibinde nefes almaksızın kömüre bulanıp, günlük yevmiye ile emeğinin karşılığını alamayan maden işçileri? Sokakta annesiz, babasız yaşam zorluklarıyla mücadele eden çocuklar? Tek isteği sevgi ve yemek olan sokak hayvanlarının, insanlar tarafından uğradığı eziyetler? Liste genişletilmeye oldukça müsait ve genişledikçe de acımasızlık hat safhada. Hayatın hemen hemen her alanında, olması gereken adaletten ne yazık ki bugün yoksunduk. Bizi susturanlar ve susmamız için savaşanlar adaletsizliğin simgesi haline çoktan gelmişlerdi. Sorsanız adalet vardı. Sorsanız biz insanlar mükemmeldik. Sorsanız merhamet ve vicdan sadece bizde vardı.
Reklam
Öte yandan yeni koşullarda devletçe başvurulan köklü önlem halktan tüfekli asker yazılmasıdir Anadolu için vilayetlere yeniçeri ocağından bir subay bir bayrakla gönderiliyor bayrakdar yevmiye vaadiyle bayrağı etrafına işsiz gençlerden (levend) 50 100 kişilik bir sekban sarica bölüğü örgutlüyor bu tüfekli bölükler hemen cepheye sevk ediliyordu
Sayfa 6 - Turkiye iş bankasıKitabı okudu
İşte sadece insanı gören bir vakfiye misali
Sosyal güvenliğin her alanını kapsayan muazzam vakıf misali Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin vakfıdır. Vakfiyesi aşağıdaki gibidir; "Ben ki İstanbul Fâtihi abd-i aciz Fâtih Sultan Mehmed, bizzâtihi alun terimle kazanmış olduğum akçelerimle satun aldığım İstanbul'un Taşlık mevkiinde kâin ve malûmu'l-hudûd olan 136 bab
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri geldi aklıma. Genç bir ameleye ne kadar yevmiye aldığını soruyor, delikanlı elli lira diyor. Cevaben, "Evlâdım, gel ben sana her gün 50 lira vereyim, Kur'ân öğreteyim..." Alayım değil vereyim!
Yanlış okumadınız, tam 131 film... Ama her birinden günlük yevmiye aldığını,bir filmde en fazla 2 gün çalıştığını ve gün başına 100-150 lira aldığını hesaba katarsak- ki ilk 3-4 sene bu miktar çok daha azdı- Yadigâr'ın 7 yılda ortalama ne kadar para kazandığı az çok tahmin edilebilir.
Nemesis Kitap, Ocak 2023Kitabı okudu
İşâ namazı: yatsı namazı
"· hem ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya girmeden evvel son vazife-i ubûdiyetini yapıp, yevmiye defter-i amelini hüsn-ü hâtime ile bağlamak için salâta kıyam etmek"
337 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.