Emekliyim ya artık; özgürce zaman geçirdiğim, keyifli çay kahve vakitlerimin olduğu , ev sefası sürüp, geç yatıp geç kalktığım ve bolca okuma fırsatı bulduğum kitaplarımla her anımın tadını çıkarıyorum. Sizce de güzellikleri teğet geçmeden yaşamak lazım değil mi ? Sanki bakiymişim gibi kök salma uğraşından vazgeçip iç sesime kulak vererek
Bu incelemeye bir eksikliği bildirerek başlamak istiyorum.
Zülfü Livaneli yabancı okurlar için İşid ile ilgili detaylı bilgi vermediği için yabancı okurlar tarafında İslama karşı bir ön yargı oluşacaktır.
Peki Işid amacı nedir.
Bunun cevabını hadisi şerif ile yanıtlamak istiyorum.
Resul-i Ekrem (asm) buyurdu ki;
"Abbas oğullarının içinden doğudan
Zülfü Livaneli'nin "Huzursuzluk" adlı kitabı; İstanbul'da yaşayan gazeteci İsmail'in çocukluk arkadaşı olan Hüseyin'in Amerika'daki ölüm haberiyle Mardin'e gitmesiyle başlıyor. Arkadaşının cenazesi için kadim şehir Mardin’e giden İbrahim, Hüseyin hakkında duydukları karşısında meraklanır ve onun Mardin’de
* Tadında Spolier vardır! (Spoiler görmek isteyene, spolier'de görünebilir okumak istemeyen, en sondaki linke tıklayıp, onu izlesin. Bu kadar yazının bir çift göze sığdırılmış halidir o gözler.)
i.hizliresim.com/363MqO.jpg
Katkılarınızdan dolayı teşekkürlerimi ve şükranlarımı iletiyorum:
Huzursuzluk... Böyle düşününce pek bir anlam ifade etmiyor gibi ama aslında bu dünyada yaşananları düşününce olması gereken ruh hali de bu değil mi?.. Huzursuz... Yardım edemediğimiz, haberimizin bile olmadığı, olsa bile elimizden bir şey gelmeyen bir sürü felaket...
Roman da bu felaketlerden birini, Ezidi bir kızı ve bebeğini kurtarmaya çalışan
Ezidiler mi Yezidiler mi diye sorgulayıp durduğum, inanışlarını yaşam tarzlarını merak ettiğim bu halk hakkında ilk bilgiye Zülfü Livaneli'nin "Huzursuzluk" kitabında Müslüman bir adamla Yezidi diğer deyişle Ezidi kadının aşkın anlatan ve Mardin dolaylarında geçen bir hikayede tanık oluyorum ilk kez orada Ezidilerin mavi renge