Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ygmrkose

ben artık istemiyorum Osman
Güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. Neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum
Reklam
Barışalım mı Osman?
Âdet meselesi bence evrimin kadınlara attığı en büyük kazık.
Hayat, kendisini yadsıyan kuvvetler olmasa dayanılmaz olurdu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanı yaşatan hatalardan etkilenmeyen tek bir hayat var mıdır?
Hayat yasalarının başında çürüme gelir: Kendi kalıntılarımıza, cansız nesnelerin kendi kalıntılarına olduklarından daha yakınızdır; onlardan önce pes ederiz ve yok edilmez gibi görünen yıldızların bakışları altında kaderimize doğru koşarız.
Reklam
Bu dünyada hiçbir şey kendi yerini bulmuş değildir, başta bizzat dünya olmak üzere… Öyleyse, insan adaletsizliğini seyrederken hiç şaşmamak gerekir. Toplumun düzenini reddetmek de kabul etmek de aynı şekilde abestir: Onun iyi veya kötü yönde değişimlerine, ümitsiz bir tutuculukla maruz kalmaya mecburuz; tıpkı doğuma, aşka, iklime ve ölüme maruz kaldığımız gibi.
... küçük adamlara birdenbire yetki/güç verirseniz, bunu en kötü biçimde suiistimal ederler.
Ölmüş insanlara öfkelenebilirsiniz, ama öfkenizin nedenini onlarla tartışamazsınız, sadece kendi duygu ve düşüncelerinizi bilebilirsiniz.
Bir tanrıyı yakışıksızca seven kişi, başkalarını da onu sevmeye zorlar, buna razı olmazlarsa onları yok etmeye de hazırdır. Hiçbir hoşgörüsüzlük, ideolojik taviz vermezlik veya din yayıcılığı yoktur ki, şevkin hayvanı temelini açığa vurmasın.
Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür; Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.
Reklam
İnsanoğlunun doğasında var: daha fazlasını istemek. Egosu doymuyor bir türlü. Yedikçe büyüyor. Aç kalırsa da dışını saran bedenle birlikte ölmeye başlıyor.
Eğer ölüm, zihni tam olarak siliyorsa ve tekrar dünyaya geliyorsak, tekrar dünyaya gelmenin hiçbir anlamı olmazdı. Ne kazandığımızı ya da ne kaybettiğimizi bilmeden, hiçbir ders almadan ya da ders vermeden başa dönmek. Hiç yaşamamış gibi, en başından tekrar başlamak.
Kulağımda çınlıyor filozof artığı bir söz: “Yaşamın yaşanmaya değip değmediğini anlamak için önce yaşaman gerekiyor.” Hem de varoluşun en tepesinde görülen bir canlı olarak, yani “farkında”, genç ve güzel bir insan olarak.
İnsan unutmaya başlıyor yaşlanınca. Öyle unutuyor ki, son yaptıklarından başlıyor silmeye. Çocukken yaşadığı bir anıyı dün gibi hatırlarken, yaşlılıkta daha dün sabah yaptığını unutuyor insan. Akıl öyle terk ediyor ki bedeni, silmeye son hatıralardan başlayan zihin sonunda çocukluğuna geri dönüyor. Kocaman, yaşlı bir adam kendini çocuk sanıyor.
33. Bölüm
– Ciascuno pensi ed operi a suo talento: e anche la morte non manchera di fare a suo modo. “ Herkes gönlünce düşünse ve davransa da: Ölüm yine de bildiğini okutmaktan geri kalmazdı.” ~ Recanatili şair Giacomo Leopardi’den bir alıntı.
Sayfa 145Kitabı okudu
779 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.