Ağlatan kitaplar
Öhöm, öhöm. Merhaba! Ben son birkaç yıldır ağlama yetimi kaybetmiş olsam da -hayatım kitaplardan daha acı olduğundandır🚬- şimdi bahsedeceğim kitaplar bana Sago'lu şarkı açtırıp duvarın desenlerini izlettirdi. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim sayın
Straylights
Straylights
'nin kaleminden çıkan Necmi'nin İstanbul Gezisi, daha okumadım ama en
KURBAN RİTÜELİ TARİHİ-ANTİK YUNAN
Kurban Ritüelinin Antik Çağlardan Günümüze Gelişen Macerası İnsanlık tarihinin acılarla dolu sayfalarını aralamaya hazır mısınız? Kurban ritüelinin antik çağlardaki yansımalarına doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkıyoruz! Mitoloji, çok fark etmesek de, günlük hayatımızın büyük bir alanında yer eder. Nasıl ki mitlerin oluşumu da antik çağ
Reklam
ROMANTİK AFORİZMA KASAN ALİ ŞERİATİ ve...
- "Romantik aforizma kasacağım diye, Allah Teâlâ'ya kusur isnâd eden Ali Şeriati adlı sapkın şahsın "borçlu ve mecbur bir ilah tasavvuru"nu, "naiflik, ince ruhluluk" olarak gören/gösteren, yarım akıllı, kuşbeyinli romantik İslâmcı(!)lar.. Hep diyoruz; Bu tür modern sapkınlıkların temelinde hep "arızalı bir İlâh
ASTROLOJİ VE KAHİN
Çoğu eski insan ruhların, tanrıların veya Tanrı'nın onlarla konuşmak istediğine inanıyordu. Bu iletişim rüyalar aracılığıyla ve uyanık yaşamda ilahi tarafından gönderilen işaretler aracılığıyla gerçekleşti. Bu işaretler, izleyici için anlamlı olan herhangi bir doğal nesne veya olay olabilir. Bunlar kehanetlerdi. Temel olarak alametler,
O müstesna bir mütefekkir.
Doğduğu 1904 yılından 1934’e kadar geçen hayatını, “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.” diye ifade eden “Fazıl” insanın dünyası, mürşidi Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile tanışınca kökten değişti ve bundan sonra da fikir çilesi çekememiş olanların göklere çıkarttığı şair, “sâbık şair” oldu. Artık “mukaddes davanın dönmez davacısı”nın hayat serüveni başlıyordu. Âdeta yeniden doğmuştu. Kabına sığmayan bir enerji küpü halinde “cemiyetin rahminde beklenen doğum sancısı” olmaya adaydı. Çıkardığı Büyük Doğu dergisinde “Allah’a itaat etmeyene itaat olunmaz!” başlığını atabilen büyük sanatkâr, “zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisine ittibanın gönül rahatlığı içindeydi. “Çil horozun yeni bir dünya hediye ettiği” bu insanı, Allah 20. asırda feri sönmüş, ümidi kırılmış, fikir ve aksiyon çapında kalakalmış ümmete ihsan ediyordu. Yüzü aşkın eseri içinde, onu “semasındaki tek yıldız” katına yükselten “Çile”de: “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Marifet bu; gerisi yalnız çelik-çomakmış.” mısralarıyla ifade ettiği sanat anlayışı ile insanın kainattaki konumundan, iç âlemin duygu ve ihtiraslarından bahsediyor; madde ve ruhun problemlerine giriyor, “Nefsini bilen Rabbini bilir” hakikati ile kalbin derinliklerine iniyor, öteleri kurcalıyor, Yüce Resul’e dünyadan sevdirilen üç şeyden biri olan kadına değiniyor, hafakanlarını paylaşıyor, cemiyeti yoğuruyor ve bütün fâni fenâlara öfkesini belirtiyordu.
Yine sana.
Yolumun feneri sönüyor sanki Şaşırdım hedefimi , kaybediyorum kendimi. Elimde ne var diye döndüm baktım , birkaç mutluluk , biraz umut ama gerisi zifiri bitmişlik. Ne ara karaldı içim , neden bu denli geriledim. Büyük bir evredeyim , dönüşüyorum hayatımda.. Lakin eksiklik var koca bir yokluk. Evet canımı sıkıyor olmayışın, habersizliğin. Kızgınım gelmeyişine , yanımda olmayışına.. Sanki gelsen göğüme güneş doğacak , yağmurum huzur dolacak.. Nedendir ki acım da sen tesellim de , bitmeyen umudumun büyük parçası da sen. Sanırım yazgımız ezeldendir ondan bu ayrılık sancım. Yokluk acım. Gel şimdi ansızın , aç kapımı , dünya yüküm azalsın. Seni bileyim bir tek gerisi yalan.. Sahi neredesin ,bak bende rüzgarın esiyor .. Arıyorum binlerce yıldır seni, kokun gelmedi.. Karanlığıma gömülmeden gel Ay'ım ol bu gece. 🤍
Reklam
439 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.