Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiirleri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine hançerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
"Çocuklar yanlış doğduklarında geri dönüşüme gönderilirler, " diyor Sabita. "Yanlış doğan diğer her şey gibi." Beni baştan aşağı süzüyor. "Ya da ters giden her şey gibi. "
Kitap bittiği zaman neden okudum sorusunu sormuyorsunuz, sadece fikirler ve çarpıcılığı için dahi okumaya değer. Bu zamana kadar böyle dehşet verici ve zaman zaman tiksinç konuların işlendiği bir romana rastlamadığımızı söylemeliyim. Böyle bir kitabı Türkçede okumak aslında büyük bir şans. Yine de yazara özensizliği için kızmamak elde değil. Bir röportajında yazar yılda iki kitap hedeflediğini söylüyor, buradan da anlayacağımız gibi Hurley’den ilerde de içinde çok iyi fikirler barındıran kötü taslaklar okumamız olası.
Kitap iki karakterin bakış açısıyla anlatılıyor. Zan ve Jayd. Bu iki karakteri çevreleyen dünya, pek çok uzay gemisinden oluşan ve bu gemilerin canlı birer varlık gibi nefes alıp verdikleri, kanadıkları, hatta hastalanıp öldükleri bir yer. Bu dünyada yalnızca kadınlar yaşıyor. Bu kadınlar, dünyanın ihtiyacı olan şeyleri doğuruyorlar. Bazen bir çocuk, bazen alet edevat, bazense bizzat yeni bir dünya…
Zan ve Jayd ortaklar. Amaçları kitabın sonuna kadar okurlarının gözünde netleşmiyor. En azından benim gözümde kitabın sonundayken bile ne yapmaya çalıştıkları gizemini korudu… Lejyona isyan, gizli kapaklı planlar, hasta dünyadan kaçıp yeni dünyada özgür bir yaşam… Bunlar güzel fikirler, karakterler de fena değil; ancak eksik. Sanki yazar yazdığı taslağın üzerinde hiç düzenleme yapmadan aklına gelen her şeyi yazmış ve kitap olarak bastırmış gibiydi. Potansiyel barındıran yaratıcı bir kurgu, keza aynı şekilde potansiyel barındıran gözükara ve dişli karakterler; ancak yarım. Havada hep bir belirsizlik var. Neyin ne olduğunu yazar biliyordur şüphesiz ancak bir okur olarak ben yazarın zihnini okuyamayacağım için doğal olarak kitapta yazılanlardan okuduklarım kadarını anlayabiliyorum. Bu kitabı ise tam olarak anlamamış gibi hissediyorum. Çünkü kafamda oturmamış parçalar var.
Benim için düzenlense sağlam bir kitap çıkabilir kategorisinde (öyle bir kategori mi vardı???) bir kitap oldu. İlgisini çekenler bakabilir tabi ki.
Tüm hayatımı canavarlarla savaşarak geçirdim. Ne var ki dünyayı kurtarabilmem, yalnızca canavarın kendim olduğunu fark ettiğimde ve onu yok etmeyi seçtiğimde mümkün oldu.
Sevdiğim bir şeyi kaybetmek yüreğimi parçalardı. İyileşmesi hiç kolay değildi, ızdırap vericiydi. Sevgi, beni en büyük ordudan bile daha kolayca harap edebilirdi.