Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Küçük bir teşekkür
Geçenlerde
Vefa Karagöktaş
Vefa Karagöktaş
bana dinlenmek ile ilgili bir soru sordu. Dinlendiğim kitabı da kapsıyordu bu soru ki ben kitap değil, kitaplar şeklinde cevapladım soruyu.
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
'nun kitapları beni dinlendiriyor dedim, ki hakikaten de öyle. Yine hoşuma giden kelimeler de soruldu bana. Onlar da hemdem ve temaşa idi. Bunun yanısıra 'nahif', 'latif', 'neşe', 'asude' diğer hoşuma giden kelimeler. Bütün bu kelimeleri kapsayan kitapların yazarı nasıl dinlendirmez insanı?
Bahadır Yaldız
Bahadır Yaldız
da Kutlu'nun dinlendiriciliğinden bahsetmişti. Onun gibi
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
okuyucuları anlar ne demek istediğimi... Şimdilerde kelimelerinde dinlenebildiğim, hayattaki hoşlukları hatırlatan
Fatma Barbarosoğlu
Fatma Barbarosoğlu
'nun kitapları da bu soruya cevap olarak verilebilir benim için.
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
öyküleriyle,
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
düşündüren ve dinlendiren olay örgüleriyle,
Fatma Barbarosoğlu
Fatma Barbarosoğlu
da denemeleriyle benim yazma teşebbüslerime ilham olan üç yazar oldu, oluyorlar. Bu vesileyle onlara teşekkür etmek istedim. Yalnızca onlara değil okur-yazar kardeşlerim
Bahadır Yaldız
Bahadır Yaldız
ve
Vefa Karagöktaş
Vefa Karagöktaş
'ya da teşekkürler.
"Gözyaşumi sakladum Sonra ağlarum diye" Bu nakaratı derinlere dalarak defalarca dinleyebilmenin kelimelere gelir bir yanı yoktur. Duygular en derine indiğinde kelimelerin gücü yetmez onları kıyıya çıkarmaya. Gözyaşları ne vakit gelirse, o vakit görünür derinlerden çıkan bazı duygular. Görünür ama anlaşılır mı yine bilmem! Oysa anlaşılmadıkları için vurmuştu onlar dibe. Kelimelerin tüm gücüne rağmen gözyaşının hafifliğine dayanıp çıktılarsa yüzeye, anlamaya çalışın bu kez onları. Sessiz bir çığlıktır onlar, duymasını bilene. Yaralı bir kuştur onlar, sarmasını bilene. Kırık bir kalptir onlar, tutmasını bilene. ~ Merve Uyanık Yener
Reklam
Ve dünya siyaha da boyansa yanınızda sevdikleriniz varsa sizin için her yer yine mavi kalır.
Bir Şey Öğrendim
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Maalesef yine bir tıkanma dönemine girdim ne okuyorum, ne yazıyorum..
Türkiye'de kapanma varmış, yokmuş haberimiz olmadı
ABD'deki çoğu işçi için işe gidip gelme geri döndü : Covid-19 salgını birçokları için uzaktan ve hibrit çalışma modellerini başlatırken, Çalışma İstatistikleri Bürosu, Mart 2024'te çalışanların %77'sinin uzaktan çalışmadığını bildirdi. Yine de, uzaktan çalışmanın - en azından hibrit anlamda - bazıları için burada kalacağı görülüyor. Ekonomist Nick Bloom ve meslektaşı Arjun Ramani, uzaktan çalışmanın son birkaç yıldaki etkilerinin analizinde, "çörek etkisi" olarak adlandırdıkları şeyi gözlemlediler , işçilerin tercih edilen konut ve yaşam tarzları için daha uzun işe gidip gelme sürelerinden ödün vermesiyle. Bu, şehir merkezlerinden uzakta yaşayan çalışanların, işe gidip gelme süresini (ve sıklığını) iş aramalarına ve müzakerelerine dahil etmeye başlayabileceği anlamına gelir.
Reklam
Eğitimi asla zeka ile karıştırmayın.Doktora yapabilir ve yine de aptal olabilirsiniz.
Richard P. Feynman
Richard P. Feynman
Bilirim buz dağıdır özlem, eflatun sabahlarda... Bilirim kulaklarım çınladığında özleyenim vardır uzaklarda... Ve yine bilirim ki özleyenim, Özlediğimdir aslında...!
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Binlerce göz bakar da yüzüme gözlerim yine o gözleri arar ..
Adnan Yücel
Adnan Yücel
Ah benim ipe sapa gelmez, Kendini bilmez gönlüm! Kaldın mı yine hüznünle başbaşa,, Hani iyi ki vardın?
Reklam
Tarihten ders almak...
*🧠* Osmanlıyı 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur. Osmanlı imparatorluğu; - 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ.... - 1579 dan 1699 kadar, 1 Asır DURAKLAMIŞ. - 1699 dan 1919 kadar. GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR. Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı; - Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk
Bir gazeteci ve yüz iki yaşındaki Adam
Günün birinde bir gazeteci röportaj yapmak için yüz iki yaşındaki adamın evine gider. Eve girdiğinde yaşlı adama ilk olarak bu kadar uzun yaşamasının sırrını ve bu yaşta böyle sıhhatli, dinç ve neşeli olmasını neye borçlu olduğunu sorar. Beklediği cevap, "Hiç sigara içmedim, kendimi yormadım, yoğurt yedim, ayran içtim, sabahları spor yaptım," türündendir. Fakat yaşlı adam gazeteciye şu cevabı verir: "Evlat, Allah'ın bana lütfettiği her gün, erkenden yatağımdan kalkar ve halime şükrederek pencerenin önüne giderim. Bir iki dakika dinlendikten sonra hava ister güneşli olsun ister yağmurlu, ister sıcak olsun ister soğuk. Kendime hep şunları söylerim: Bu, tam benim istediğim gibi muhteşem bir gün!" Diyeceğim o ki hava güneşli, sen perdeleri kapatmış buğday tanesi kadar yer kaplamayan dertlerle kendini boğuyorsun. Aç perdeyi, çık bir pencerenin önüne. Kuş seslerine kulak ver. Güneşi teninde hisset; ama o karanlık odada kalma. Kendine bu haksızlığı yapma. Hava yağmurlu olsa da perdeleri asla kapatma. Yine aç perdelerini, dans et yağmurla. Ve şunu da mutlaka kendi kendine tekrarla: "Sikâyet ettiğim hayatım, belki de başkasının hayali.. Ozür dilerim الله’ım
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.