Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Altın furyasının başlangıcı, Portekiz'le İngiltere arasında imzalanan Methuen Antlaşması'yla aynı zamana rastlar. 1703'te imzalanan bu antlaşmayla, İngiliz tüccarları Portekiz'de birtakım ayrıcalıklar kazanıyordu. Portekiz şaraplarına İngiliz piyasasında öncelik taranacak, buna karşılık Portekiz, iç pazarını ve sömürgelerini İngiliz mamullerine açacaktı. Bu dönemde sanayinin henüz gelişmemiş olduğu göz önünde bulundurulursa, bu kararın yerel imalatın ölüm fermanı olduğu ortaya çıkar. İngiliz kumaşlarının bedeli şarapla değil, Brezilya altınıyla ödenecekti; bu arada Portekiz dokuma tezgâhları da boş duracaktı. Portekiz kendi yeni doğmakta olan endüstrisini öldürmekle kalmayıp, Brezilya'da da imalatın gelişmesini önceden engellemiş oluyordu. Krallık 1715'te şeker rafinelerinin işletilmesini yasakladı. 1729'da maden bölgesinde yeni yolların yapımının "suç" olduğunu ilan etti. 1785'te de Brezilya'daki tüm dokuma tezgâhlarının yakılmasını buyurdu.
Sayfa 83 - Methuen Antlaşması
Geçmiş, kaçınılmaz olarak bölük pörçüktür, kaçınılmaz olarak yeniden kurgulanır, yeniden yaratılır. Orada, yalnızca bugünün gerçeklerinin hasadı yapılabilir.
Reklam
MEB atamalarına ithafen
Bu meslekten çok şey bekliyordu besbelli - kuşkusuz çok fazla şey bekliyordu, düş kırıklığına uğraması kaçınılmazdı!
Biz, kalıcı bir mutluluk sözü alarak doğduğuna kendini inandırmış o küstah kuşaklardanız. Söz mü? Peki, kim vermiş bu sözü?
Yky yayınlarıKitabı okuyor
438 syf.
6/10 puan verdi
·
60 günde okudu
#okudumbitti Yazarın okuduğum üçüncü eseri ve iyiki Amin Maalouf okumaya bu eser ile başlamamışım. Yazardan okuduğum 'Semerkant ve Doğunun Limanları' eserlerini keyifle okumuş ve beğenmiştim. Bir arkadaşımın vesilesiyle beraber okumaya başladığımız eserin dili ve anlatımı açık ve anlaşılır lakin tekdüze. Anı türü severler için ilgi çekici olabilir. Daha çok 1900 lü yılların başlarında geçen bu eseri, üst kuşaklarını, o dönemden kalan mektuplar aracılığı ile bizlere anlatan Amin Maalouf tan okuyoruz. Osmanlı'nın yıkılışını ve yeni Türkiyenin kuruluşunu, katolikliği, protestanlığı ve hıristiyanlığı kendi görüşleri nezdinde değerlendiren yazar, din seçimiyle ilgili ilginç bir durumu da bizlere anlatıyor. Yazar eğitim ve batılılaşma, ilim ve aydınlanma konularına da mektuplar üzerinden değiniyor. Hep bir konuya girecekmiş ve ilgi çekici bir şeyler olacakmış edasıyla okudum lakin beni cezbeden, hâleti ruhiyetimi değiştirecek bir bölüme tesadüf etmedim. Keyifli bazı küçük kısımlar olmakla birlikte sıkıcı bir eser olduğunu üzülerek ifade etmem gerekiyor. Kitapla kalın..
Yolların Başlangıcı
Yolların BaşlangıcıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20192,031 okunma
"Daha iyisini isterken, daha beteriyle karşılaşabiliriz"
Reklam
Bizim şu Doğu halkı hiçbir eksiği yok, Tanri ya sükür hiçbir kusuru yok; tek kusuru, bilgisizliği. İnsanların büyük çoğunluğu, ne yazik ki, bu hastalık tutulmus durumda. Belirtileri de çeşit çeşit: Bitip tükenmeyen tartismalar, çatışmalar, sinsilik ve ikiyüzlülük, aldatma ve ihanet, şiddet ve cinayet... Bu hastalık çaresizlik değil ; üstelik ilacın da herkes çok iyi biliyor: Bu ilaç, gerçek bilgidir!
Senin daha önce ağladığına tanık olmuştum ama kanlı gözyaşı döktüğünü hiç görmemiştim...
Oysa çok iyi biliyoruz ki, bağnazlığın ve bölünmüşlüğün temelinde bilgisizlik yatar.
"Saldırı ve talandır savaş, yıkım ve insan kıyımıdır;Bir suç ki,işleyen krallar bağışlanır ve çocuklara çektirilir cezası!"
Reklam
İnsanoğlu bu şaşkınlığından ne zaman vazgeçer ? Ne zaman uyanır? Bilgelik yolunu ne zaman bulur? Gözün akı , aynı göz kapağının altında , gözün karasıyla bir arada yaşamayı reddederse , düşünebiliyor musunuz, neler olur ?
Sayfa 214 - YkyKitabı okudu
Umut etmeden yaşayamaz insan, umut etmeden zafer kazanamaz. Tüm yolların başlangıcı, toprağa atılan tohumdur umut. Peşinden gidilmeli, uğruna ödenecek bedeller teker teker ödenmelidir. Zorlu bir sürecin, dikenli bir yolun yoldaşıdır umut, hep yürekte taşınmalıdır. Eyleme geçirilmeyen umutlar zaferle değil, yenilgiyle sonuçlanır. Bir aldanma, sonu başından belli bir hayal kırıklığıdır. İnsan kendi hayatının iplerine sımsıkı asılmalı, elleri kanasa da her hamlede kollarından, ayaklarından, yüreğinden aldığı güçle daha ileri atılmalıdır. İnsanın kendi zaferine giden yolu elbette engebelidir. İnsan kendi zaferine koşarken elbette düşmelidir. Her düşüş kalkmak için bir fırsat, yere daha sağlam basmanın ilk koşuludur. Yeri tanımadan yol alamaz insan. Yol almadan zafere ulaşamaz. Hayat, yani senin hayatın, daha da güzelleşmek için umutla sarmalanmış bir mücadeleyi bekler. Zaten kısacık olan bir zaman diliminde, onu daha güzel yaşamak için yorulmayı çok görme.
Sayfa 132Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.