Geçtim dünya üzerinde
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor
Azrail'im gelir kendi ne ağa
Der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor
Fizikçiler bütün varsayımlarının hakikatten milyonlarca mil uzakta olduğunu biliyor. Bilginin ve insan tahayyülünün bugünkü sınırları içinde çalışıyorlar. Biz dünya hakkında daha fazla şey keşfettikçe her iki sınır da geriliyormuş gibi görünüyor; ama asla gözden kaybolmuyorlar. Bugün fiziğin sonu ufukta göründüyse her zaman orada göründüğünü hatırlamak önemlidir. Gerçekliğin özünü anlama yolunda nihai adımları attığımızı düşünmek kibirlenmek olacaktır; fizikçilerin kat etmesi gereken kuşkusuz çok fazla yol vardır. Fakat yolculuk bu kadar derinden büyüleyiciyken, yolun bu kadar uzun olması ancak bir kutlama vesilesi olabilir.
Galiba böyle böyle hırpalanıyor ilişkiler. Ya da hırpalanmış ve bitap düşmüş ilişkiler bu sözcükle sinyal veriyor. "Sinemaya mı gidelim, tiyatroya mı?" diye soruyor kadın. "Bilmem, benim için fark etmez" diyor adam. "Pilav mı yapalım makarna mı?" diye soruyor. "Sen bilirsin, benim için fark etmez" diye yanıtlıyor. "Aşk şarkıları mı dinleyelim yoksa klasik müzik mi" sorusuna "Sen seç" oluyor cevabı diğerinin. Artık hiçbir şey fark etmiyor. Fark etmiyorsa zaten yolun sonu görünüyor.
Söylenmiş ya da söylenmemiş cümlelerin bütünüdür bence fark etmez.
Geri dönüşü olmayacak bir yolculuğa çıkacağını bilip hissettiğiniz en sevdiğiniz insanın o son anlarına şahit olup tanıklık etmek, giden mi daha çok acı çeker yoksa kalan mı sorusunun cevabını en iyi kalanların bildiği bir durumdu.