Diğer eserlerinde olduğu gibi milli değerleri ön plana koyuyor. Bunu bir 'at' olan Gülsarı aracılığıyla bu eserinde de yapmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası Kırgız köyünde yaşanan ekonomik, sosyal değişmeler, psikolojik durumlar, unutulmakta olan değerleri anlatır. Kominzmin getirilerinin acı tablosu gözler önüne serilir. Rejim eleştirisi bolca yer tutar. Folklorik açıdan çok zengin bir kitap Kırgız halkının eski oyunları, manileri, türküleri, çocukların oynadığı oyunlar, şenlikler, eski inanışlar geniş şekilde yer tutmakta. Kitapta atın sahibi olan Tanabay köyde kolhoz başkanıdır. Kominst parti için çalışmaktadır. Ama niçin çalışmakta?
Birileri sefa sürerken çalışmak zorunda kalması, çok zengin olan kulakların Sibirya'ya sürülmesi, bir sürü koyuna bakmasına rağmen tek bir iplik bulamaması, her şeyi devlete vermeleri en sevdiğin gözün gibi baktığın şeyi bile, kendi kültürünün asimile edilmesi, Türklerin en güzel sanat eseri ve araçlarından biri olan çadırın kötü gösterilmesi yazarın kendisi de II. Dünya savaşının yokluk zamanlarını babasız geçirmiş bir çocuktur ve kolhozluk yapmıştır. Bu kitabı canlı tutan dinamiklerden biri de budur. Her şey onun yaşadıklarıdır, her şeyi belleğine kaydetmiş ve güçlü kalemi ile kurgulayarak yazmıştır. Kesinlikle kütüphanenizde bulunması