Sonunda kitabı bitirdim. Öncelikle kitap hakkında büyük beklentiler içine girmeyerek okuyun okuyacaksanız yoksa hayal kırıklığından ötesi olmuyor.
Tam heh beni içine çekiyor dediği yerde öyle kalitesiz, savruk, içi boş cümleler savuruyor ki soğuyorum.
Anlatımı, dili, üslubu zayıf. Bazı günceleri sırf yazmak için yazmış, zorlama bir istekle, içinden gelerek değil. Yazdım oldu...
Konular konusunda çok fazla konu tekrarı, cümle tekrarları göze çarpıyor, imgelemeleri ve söz sanatları başarısız ve derinlikten yoksun, anlattığı çoğu şey o kadar boş ki kişiliğinize hiçbir şey katmayan lakırdılar olarak kalıyor.
Anlattıklarının çoğu bölük pörçük, dağınık, bir bütünlük arz etmiyor ve bir yere bağlanmıyor ve bu beni aşırı rahatsız etti.
Çoğu yazdıklarında eeee bu saçmalıkların bize ne faydası ne(?) diye düşünüyorsun, sürekli düş görmek, muhasebeciyim, yorgunum da yorgunum. İşin köyü tarafı yazarın kendisi de eserinin kusurlu ve vasat olduğunu bilmesi.
Söylediklerinin çoğu(yaklaşık %80lik kısım) anlam barındırmaktan uzak ve söz sanatına giriştiği anda o kadar amatörce, bayağı ve amiyane tabir kullanıyor ki hayret ediyorsunuz.
Bir çorba yapmış ama tadı berbat olan bir çorba.
Sürekli mesaj verip tanım yapmaya çalışmış ki ; mesela asalet hiçbir şeye dokunmamakla elde edilir, eee ne alaka şimdi? Tanrı iyidir; ama şeytan da kötü değildir. Romantizm 17.yyda fransada olduğundan daha dengeli. Neden? Hiçbir açıklama yok. Söyledi mi söyledi... Tamam da açıkla bir zahmet Pessoa, yoksa kel alaka olarak kalıyor.
Kitabın ismi ise yanlış olmuş: Saçmalıkların Kitabı. 10/4. O da arada sırada çok ufak nüveler sayesinde.