Mahalle çocuklarının kendi aralarında kurduğu düzen ve bu düzene üstün ahlaki davranışlar çerçevesinde uyum sağlamaya çalışan bir avuç çocuk, asker... Oyun alanları olan Arsa'yı canları pahasına korumak için savaşan, ama kazanmalarına rağmen dikilecek olan binalara yenilen askerler... Romanda çıkarılacak birçok hayat dersi var şüphesiz. Fakat en önemlisi çocukların savaş anında bile ahlaki davranışlarından ödün vermeyip, savaş kuralları dahilinde hareket etmeleri muazzam derece etkileyici. Şu an İsrail'in Filistin'e olan soykırımının yaşandığı bugünlerde savaş kurallarına dahi uymayıp, ahlaksızca savaşan kahrolası İsrail'in yaptıklarını gördükçe, keşke bütün savaşlar Pál Sokağı Çocukları'nın savaşı gibi olsa diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Sustu. Şimdi o dehşet verici cümlenin anlamı üzerinde düşünüyordu: Bir daha arsayı görememek...
O daha çocuktu. Hayatta sahip olduğu her şeyi, acımadan bu dünyada bırakabilirdi. Ama Arsa'yı? "Canım Arsa'mı?" Onu nasıl bırakacaktı?