Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yunus Eşme

Yunus Eşme
@yunusesme
Bugün nesnelerden pek azı, onlardan söz eden bir nesneler bağlamı olmaksızın kendi başına sunulur. Bu yüzden tüketicinin nesneyle ilişikisi değişmiştir. Tüketici, sağladığı özel fayda bağlamında bir nesneye değil, bütünsel anlamı bağlamında bir nesneler kümesine yönelir. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı vb, toplu halde, her birinin alet olarak tek tek sahip olduğundan farklı bir anlama sahiptir. Vitrin, reklam, üretici firma ve burada temel rol oynayan marka parçalanamaz bir bütün, bir zincir gibi bu anlamın tutarlı, kolektif vizyonunu dayatırlar; sıradan nesneleri değil, gösterenleri birbirine bağlayan bir zincir gibi her nesne daha karmaşık bir üst-nesne olarak diğerini gösterir ve tüketiciyi bir dizi daha karmaşık tercihe götürür.
Sayfa 18 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yürüyüş sıradandır, tekrara dayanır, tekdüzedir. Ama asla bıkkınlık vermemesinin nedeni de budur. Öncesinde belirtildiği üzere, tekdüzelikle can sıkıntısını birbirinden ayrı tutmak gerekir. Can sıkıntısı planların, beklentilerin olmamasından kaynaklanır. Boş boş kendi etrafınızda dolanırsınız. Belli bir şey beklemeden bekleriz; hiçbir şeyin beklentisi içinde olmadan, boş bir zamanda sonsuza dek askıya alınmaktır bu. Sıkılan beden yatar, kalkar, kollarıyla havayı döver, bir o yana bir bu yana gider, aniden durur, sonra yeniden başlar kıpırdamaya. Her saniyeyi doldurmaya çalışır çılgınca. Can sıkıntısı, hareketsizliğe karşı beyhude bir isyandır; yapacak bir şeyiniz yoktur, hatta yapacak bir şeyler bulmaya bile yeltenmezsiniz. Caniniz sıkılırken kendinizden ümidi kesersiniz. Her şeyden bıkarsınız hemen, çünkü kendi inisiyatifinizdedir bu. Kırılma dışarıdan gelmek zorundadır. Bu durum sizi çetin bir sınavla yüz yüze getirir ve arzularınızın ne kadar kısır olduğunu anlarsınız. Canınız sıkılırken her an yinelenen bir tatminsizlik, başlangıçlara karst bir tiksinti duyarsınız: Her şey başlar başlamaz bıkkınlık verir çünkü başlangıç yapan sizsinizdir.
"Hatırlamak dışında ne yapacak ne de inanacak bir şey kalmadığında, yürümek, bütün umutlardan ırak ve beklentilerle zehirlenmiş mevcudiyetin o mutlak yalınlığına dönebilmeyi sağlar"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dudaklarınız buluştu, sonra da ayrıldı, Sanki hakkınız olan mutluluğu tüketmişsiniz de başkalarının başkalarının hakkına el uzatacağınızdan korkuyormuşsunuz gibi, Masum muydunuz? Neden korur ki masumluk? Yaratıcı bile, bayramlarımız için kuzuları kesebileceğimizi söyler, Ama kurtları asla değil...
Sayfa 121Kitabı okudu
"Kayanın üzerinde başbaşayken Tanios'a şöyle dedim: Önünde yine kapanırsa kapılar, bitenin hayatın olmadığını, sadece hayatlarından ilki olduğunu, bir başkasına başlamak için sabırsızlandığını söyle kendine açıkça. Atlayıver hemen bir tekneye, koca bir şehir bekliyor seni."
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Yaptığı iş, hiçbir hareket, hiçbir düşünce, akıl yürütme gerektirmiyordu; giderek daha az düş kurmaya başladı, aklı giderek uyuşuyor, tembelleşiyordu böylece.
Zamanın akışını işaretleyecek hiçbir olay yoktu. Zaman yürümüyordu. Hep öyle duruyordu. Hareket eden yalnızca makinelerdi ve makineler -daha hızlı hareket ediyor olmalarına karşın- hiçbir yere gitmiyordu.
"Senin sinirin bozuk" dedi. "Gece kurulan hayaller sabaha dayanamıyor" dedim. "İlk gün ışığı onları soldurup eritiyor."
İnsan hayatında hiç değilse kullanamadığı bir imkânın hayalini yitirmemeli.
Reklam
-Sahi beni çok düşündün mü Müslim? +Hem de nasıl. Seneler sonra bir gece rüyamda seni ölmüş gördüm. Sabah uyanınca deliye döndüm. O günden sonra bambaşka bir his kapladı içimi. -Nasıl bir his? +O yaşıyor ya hiç olmazsa, dedim. Benden uzak, başkasının kolunda ama yaşıyor ya. Bir Naciye var ya. Dünyamızı süslüyor ya bir çiçek gibi, başkasıyla da olsa gülüyor ya, söylüyor ya, radyo dinliyor. Kahve yaparken şarkı mırıldanıyor ya. Bu bana yeter dedim.
-....kendi için sevilmek. Sırfen. -Gerçek aşk da bu galiba. -Yoksa başkasında kendini sevmek değil.
...Şu anda dünyanın dört yanında kim bilir nasıl milyonlarca yalan söyleniyor. Gözünün önüne getirebiliyor musun? Maimi'de, Paris'te, Hong-Kong'ta, hele şu İstanbul'da. Biz insanlar niye bu kadar adiyiz?...Allah belasını versin bütün insanların! Kaç büyük heyecanları var? Topu topu dört, yahut beş tane. Bunların en iyisi de sevişmek galiba. Gerisi nafile.
Hayali olmasa nesi var şu fani dünyanın kızım? Hayal ettiğimiz müddetçe kralız. Kara kara düşünmeye başlayınca dilenciden farkımız kalmaz.
Bugün bir resim yapmaya karar vermişti, bir şeyler bulmalıydı. Ama öyle rastgele bir şey değil. Aslında çirkin ve iğrenç de olsa, güzelleştirebileceği bir şey...
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.