"Üzerini değiştir Clara, gezmelik kıyafetlerini giy. Dışarı çıkıyoruz." Halamın bu sözleri,bir anda emredici ve tıpkı duruşu gibi kusursuz göründü. Yatak odamdaki sandalyede doksan derecelik açıyla oturuyordu; sırtı son derece dik duruyordu. Aslında şuan, geometrinin dışında, düşünecek daha önemli konular vardı. Kaçmayı riske atacak bu gülüşümü gizleyebilmek için dudağımı ısırdım. Dışarı çıkıyoruz! İyi de hiç dışarı çıkmadık ki.
Bu kadar sık görüşürken benim yerime mektubumun gelmesi sizi herhalde şaşırtacak, Olga Sergeyevna. Fakat sonuna kadar okuyunca göreceksiniz ki başka türlü yapamazdım. Bu mektubu çok daha önce yazmış olmalıydım; o zaman ikimiz de sonradan duyacağımız birçok vicdan azabından kurtulmuş olurduk. Ama gene de geç kalmış değilim. Birbirimizi o kadar
parçalanmış bir aynada
nakışları esmer bir yüz
yansısını görüyorum
perçemleri akdenizli
bakışları simli sündüs
parçalanmış bir aynada.
ah! benim bu deliliğim