Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1) 19. asrın ortalarına doğru Avrupa'da tipik şeklini almış olan çağdaş devlette (l'état moderne) hâkim kuvvet o devleti kuran milletin kendisidir ve dolayısıyla çağdaş devlette hâkim kuvvet bölünmez, birdir. Millet fertleri hukuken eşittir. Bir ferdin diğerine baskı ve zorbalığa hakkı yoktur. Millet namına hüküm kuvvet ve yetkisi,
65 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlının son döneminde(1. Dünya savaşından çok önce) kamuoyunda gündemi meşgul eden 3 ideoloji(türkçülük,osmanlıcılık,islamcılık) yoğun şekilde tartışılıyordu, türkçülüğün fikir önderlerinden yusuf akçura neden türkçülük politikasının izlenmesi gerektiğini, osmanlıcık ve islamcılık politikalarının var olan ve ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilecek tehlikeleri günümüzde benzer olayları anımsatacak şekilde açıklıyor. Yusuf akçuranın türkçülük fikrine karşı olan yazarlarında görüşlerinin olduğu bir baş yapıttır. Kitabın içindeki bilgilerin ve uyarıların ülkemizin şu an içinde bulunduğu süreci göstermiş olduğundan dolayı çok ilginçtir
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı SiyasetYusuf Akçura · Türk Tarih Kurumu · 20182,273 okunma
Reklam
(5816) KEMALİZM, SİYONİZM ve TÜRKÇÜLÜĞÜN TEMELLERİ...
- Türkiye'nin İsrail'i kabul etme hususunda "sıraya girmesi" mecburî miydi? - Türkiye'nin kabul etme hususunu ayrı değerlendiriyorum. Türkiye çok daha eski tarihlerden itibaren Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden dönemde Siyonizm davasına o dönemin uluslararası siyasî dengeleri icabı çok fazla belli etmemeye çalışarak can-u
Sayfa 9 - 10, 11, M.Taha İnci, Tarihçi Said Alpsoy ile mülakat, Kemalizmle Siyonizm Arasındaki Karşılıklı Sevgi, Ontolojik Kökenlere dayanıyor!Kitabı okudu
Selim III. verilen layihaların hepsini birer birer okuduktan sonra, birleştirilip ittifakı ara ile hulasa edilmesini emretmiştir. Padişahın bu emri üzerine: 1) Asker tanzimine, 2) Yevmiye maddesine, yani askerin maaşlarına, 3) Topçu, kumbaracı ve sair ocakların ıslahatına dair layihaların fıkraları hulâsa edilip bir risale tertip olundu (1792). Hulâsa edilen maddelere bakılınca anlaşılıyor ki, asıl ehemmiyet verilen mesele, ordunun ıslahı meselesi olmuştur. Halbuki külliyetlice muntazam asker tutabilmek için, devletin mali vaziyetinin müsait olabilmesi için de memleketin iktisat refahı ve idari intizamı temin edilmiş bulunmak lâzımgelir.
·
Puan vermedi
Rusya'daki çalışmaları ile tanımıştım. Eseri hep ilgimi çekmişti ancak yeni okuyabildim. Kızılelma ya sahip olmak bile güzelken gerçekleşebilme potansiyeli olan fikirler bir an önce hayat bulmalı. Dikkatimi çeken bir nokta: ferd gelişip serpilmeden ülke ileriye gidemez. Biz nasıl oldu da bu kadar tembel olduk anlamıyorum. Fatih Sultan Mehmet in akıl hocaları iki cihanın eseriydi. Kendisi de yedi dil bildiği söylenir, yavuz mısır seferine 3 katır dolusu kitapla çıkar. Bize derler en az üç dilde kendini ifade edeceksin biz kendi dilimizde Pisa da duvara çarparız. Eserde bahsi geçen fikirlerden Türklük ile ilgili çalışmalar var. Türkçenin bilim dili olması üzerine çalışmalar vs. İslam Birliğini temin etme önceden olduğundan daha da zor. Her devletin milletin binbir çeşit zaafı var. Yusuf Akçura'nın içinde bulunduğu ortam İlber Ortaylı misali. Çok okuyup çok çalışmalıyız.
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı SiyasetYusuf Akçura · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 19762,273 okunma
türk tarih tezinin dayandığı esaslar hakkındadır:
Tarih tezinin dayandığı esaslar ve hedefler beş nokta etrafında izah edilmektedir: 1-Tarih Tezi ve çalışmaları, Kurtuluş Savaşı'nın kültür alanında devamıdır. Bu tezle, İslam kimliği içerisinde kaybolmuş Türk tarihinin bütünlüğü ile Türk kimliğinin ortaya konulması amaçlanıyordu. 2-Bununla, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yan yana görülen ümmetçi-ulusçu biçimindeki ikili görüşten vazgeçip ulusal anlayışta bir tarih görüşü egemen kılınmak isteniyordu. 3-Batılıların, Türklerin uygarlıktan yoksun bulunduğu ve yalnızca asker bir toplum olduğu iddiasının gerçek olmadığını ortaya koymak için, her yerde ve her alanda Türk'ü, Türklüğü ve Türk uygarlığını aramak gerekli görülüyordu. 4-Türk toprakları, Anadolu üzerindeki tarihsel iddiaların asılsızlığını saptamak, bunun için de Anadolu'da uygarlıklar kurmuş Hititler ve Urartular gibi toplulukların etnik kökenleri ile dillerinin belirlenmesine ve bunların Orta Asya kökenli ve Türklerle ilişkili olabileceği ihtimalinin ve Sümerlerin Orta Asyalı olduğu savlarının gerçekliğinin araştırılıp ortaya konulmasına çalışılıyordu. 5-Bunlar, Türkçe'nin geçmişini ve eski söz dağarcığını ortaya çıkarmak açısından da gerekli görülüyordu.
Reklam
yusuf akçura ve tarihe bakışına dair -1
Siyasi tarih incelemelerinde vakanüvis anlayışla arasına set çeken Akçura, Türklerin tarih konusunda milli bir bakış açısı kazanması gerektiğini de düşünmüştür. Özellikle Fransız tarih kitaplarından yapılan çevirilerle tek merkezli ve yanlış bir tarih anlayışının yerleştirildiğini savunmuş, özellikle Türk tarihi konusunda kalıplaşmış, yanlış bilgilerle dolu tekrarların terk edilmesi için çaba göstermiştir. Öyle ki, ilkçağ, ortaçağ, yakınçağ ve çağdaş dönem olarak dört büyük döneme ayrılmış kronolojik kalıpları eleştirmiş, Türk tarihi için farklı bir kronolojik tasnif önermiştir: 1- Eski Dönem: Moğol istilalarına kadar eski Türk uygarlıkları 2- Orta Dönem: Türk halklarının Çengiz Han'ın kurduğu imparatorluk altında birleşmesi 3- Yeni Dönem: Cengiz Han imparatorluğunun dağılmasından doğan devletler 4- Çağdaş Dönem: Türklerin milli uyanışı.
Toprak satmadılar kanks ya
Haldî Beyin sözlerinde sınıf menfaatin tesir var deyip hatıra gelebilir, lâkin bu gibi tesirleriden uzak bir Türk subayı da bana, bu mealde sözler söylemişti: (..) Yahûdler, bu fırsatı elbette kaçırmamışlar, 200 lirayı ödeyp, 600 dönüm fevkalade iyi araziyi ele geçirmişler. Arap köylülerin de, “siz işte, ortakçılıkta kullanırız” diyerek aldatmışlar. Yer tam olarak ele geçirdikten sonra, Arapların hepisini, çoluk çocuğu ile yersiz yurtsuz aç bîlaç kovup göndermişler. “Kudüs- Şerifi IV”, Vakti, sayı 1323, 17 Ekim 1913, s. 2-3.
Sayfa 187 - ÖtükenKitabı okudu
Kudüs..
Kudüs’ün Fransız bölgesinde, Fransız dil, Fransız kanunu, Fransız akçesi, Rus bölgesnde Rus dil, Rus kanunu, Rus akçesi, Alman ve İngiliz bölgelerinde de durum aynı... Bunlara Türk hâkimiyetinin, Türk parasının, Türk kanunlarının hiçbir dahil ve tesir olamıyor. “Filistin’den V”, Vakti 1248, 13 Temmuz 1913, s. 3.
Sayfa 124 - ÖtükenKitabı okudu
Bz Türkler çoğunlukla günlük ömür sürmekte olan halkız, maziyi de istikbal de asla aklımıza getirmiyoruz. İstkbal düşünmemek, maziyi unutturur; maziyi unutma istikbal hatırdan çıkarmaktadır. “Suriye’den X”, Vakti, sayı 1228, 18 Hazran 1913, s. 2-3.
Sayfa 76 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Osmanlı hükûmet memurları bir vilayette, br şehirde fitne çıktı mı “efendim, ecneb parmağı” diyorlar ve “ecnebi parmağından” şu arada para ile gelip karışan yabancıların tesirini murat edyorlar. “Suriye’den VII”, Vakti, sayı 1198, 12 Mayıs 1913, s. 2-3.
Sayfa 55 - ÖtükenKitabı okudu
Her millet millet halinde terakkisinin son çizgisine gitimeye kadar hak sahibidir. Başka mlletlere tabî hak tanınan kend kendilerine sahip olma, kend diller ile konuşma, okuma, okutma, iş yapma hakkını, Araplardan inkâr etmek nasıl mümkün? Kendne, kendi mlletine dünyanın her köşesinde bu hakkı isteyp, uğraşan kişi, başkalarına, başka milletlere bu hakkı reddederse Novoe Vremya mantığına düşer: Bu mantık, gülünç ve çirkin değil, pis ve iğrençtir... “Suriye’den V”, Vakti, sayı 1196, 9 Mayıs 1913, s. 2-3.
Sayfa 43 - ÖtükenKitabı okudu
Arapların ırkçılığı
Araplar diyorlar: Biz Türkçe bilmiyoruz. Şimidiye kadar Türk hükûmet bize kendi dilini öğretmedi, öğretemedi, şimdiden sonra da öğretemez, hem Türkçe öğrenmeyi kendimzie gerekli de görmüyoruz. Türkçede bize fayda getirecek asâr yok. Türkçe, Arapçadan daha mükemmel, daha medenî bir dil değil; Türkçe ticarette, seyahatte, ilimde işimize yararlı değil. Türkçenin kenidis geniş, nazik, ilmî bir şey söylemek için mutlaka Arapçadan çok sayıda kelime alıyor. Şu dar, faydasız dille biz ne yapabilirz? Bzm kendi dilimz, Kur’an dil, dillerin en fash olan, cennet halkının konuşmakta olduğu ve Allah tarafından övülen dil. “Suriye’den V”, Vakti, sayı 1196, 9 Mayıs 1913, s. 2-3.
Sayfa 41 - ÖtükenKitabı okudu
Nasıl ben Türk’ün Fransız ya da Rus olmasını istemiyorsam, aynı şekilde Arap olmasını da istemiyorum. “Suriye’den V”, Vakti, sayı 1196, 9 Mayıs 1913, s. 2-3.
Sayfa 43 - ÖtükenKitabı okudu
"neden halkınız bu dinî esasları tamamen unutmuş"
Amerkalılar, Avrupalılarla konuşurken bzm, Şarklıların en büyük eksikliklerin ahlâk ve terbye olarak gösteriyorlar; öyle ki aldatıcılığı, hırsızlığı, hilekârlığı, müfisidlğ hatıra getiryorlar; hem bazıları gülerek: “Sizin dininizde ahlâk meselelernden çok bahsediliyor, neden halkınız bu dinî esasları tamamen unutmuş?” diye soruyorlar... Onların bu yerlerde, böyle sormaya, gülmeye, insaf gözüyle bakıp söylesek, yerden göğe kadar hakları var: Kendler blmem nerelerden gelip, mlyonlarca akçe döküp, mektepler, medreseler, hastahaneler, muayenehaneler, yetimhaneler, dârülviladeler, huzurevler yapıyorlar; “Suriye’den III”, Vakti, sayı 1187, 28 Nisan 1913, s. 2-3.
Sayfa 28 - ÖtükenKitabı okudu
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.