Yunanlılar, Ermeniler, Makedonyalılar hatta Arnavutlar, Kürtler ve Araplar gibi Müslüman toplumlar bile huzursuzluk çıkarıyor, imparatorluğu bir kerede ve tamamen parçalamak tehdidinde bulunuyorlardı. Bu gelişmeler, sadece imparatorluktaki Türk halkının durumunu göstermeye yardım etmişti. Gerçekten de 1862 yılında Hariciye Nazırı Âli Paşa8,
O zaman merhum Yusuf Akçura ile yaptığım bir konuşmayı hatırlıyordum: Bir zamanlar Tarih Kurumunun başkanı idi. Ben de Tarih Kurumuna çatmıştım ya, benimle görüşmek istemiş, kalkıp Erenköy’deki evine gittimdi. Tok sözlü bir adamdı. “Azizim Atsız Bey, bize ne diye hücum edip duruyorsun? Bizim gibi fukara-yı sabirinden istediğin nedir?” diye söze başlamış ve beni Reşit Galib’in ölümüne sebep olmakla suçlandırmıştı. Konuşmamızın enteresan tarafı şuydu ki Yusuf Akçura, Atatürk’e sonsuz derecede güveniyordu. “Ona bir şey olacak diye ödüm kopuyor” demişti. Bu arada söz, günün Başbakanı İsmet Paşaya gelmiş ve Yusuf Akçura benim bir sorum üzerine şu cevabı vermişti: "İsmet Paşa birtakım hedeflere varmak için Ruslarla sıkı fıkı dost olmakta ve onlara bağrını açmakta mahzur görmüyor. Kendi kapasitesinin bu büyük manevrayı çevirmeğe elverişli olduğunu sanıyor. Fakat aldanıyor. İsmet Paşa Rusya’yı kendi maksatlarına alet edecek kadar kabiliyetli değildir. Aksi bir netice hasıl olmasından endişe ediyorum” "
Sayfa 55 - PDFKitabı okudu
Reklam
Demokratik Türkçülük ve Emperyalist Türkçülük
Türkiye'de milliyetçilik cereyanının tarihi bizde henüz iyice araştırılıp incelenip yazılmış değildir. Az çok tarafsız birkaç denemeden başka elde bir şey yok. Ben, yine biraz öznel olarak, bizde Türkçülük cereyanının gitgide iki kola ayrıldığını iddia etmek istiyorum. Bu iki cereyanı şimdi moda olan tabirlerle tarif etmek istersek, birisine
Sayfa 38 - Kaynak Yayınları, 2. Basım.Kitabı okudu
Rusya çarlık rejiminin Hıristiyanlaştırma-Ruslaştırma po­litikasına karşı Türk-Müslüman halklarında millî hareketin uyan­ması ve bu hareketin temsilcilerinin Osmanlı Türkiyesi’ne sığın­maları, destek aramaları (başta Yusuf Akçura), burada Türkçülük hareketinin doğmasını hazırladı.
Sayfa 301 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu yurda yine Türk'ten Ümit var
Yusuf Akçura, 1904 yılında Jön Türkler’in çıkardığı dergilerin birinde Osmanlıcılık ve İslamcılık siyasetlerine karşı üçüncü bir alternatif olarak Türkçülük (Pan-Türkizm) ü esas alan bir tez ileri sürmüştü11. Y. Akçura, devleti samimiyetinden şüphe edilebilecek unsurlardan ziyade Türklerle idare etmenin Osmanlı İmparatorluğu’nu ve bütün müesseselerini birbirine sıkıca bağlı bir millet haline getireceği ümidinde olduğunu bildiriyordu. Bu çeşit bir çözümün uygulamadaki siyasî zorluklarını anlayan Yusuf Akçura, bunu Osmanlı toplumunun dertlerine kesin bir çözüm getirecek formül olarak düşünmemişti. Bununla beraber Y. Akçura’nın üç alternatiften Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülüğün hatalı ve faydalı taraflarına işaret etmesi, Türk aydınlarında önceki siyasetlere karşı artan şüphelerin açık ifadesi olmuştu. Bütün bunlarla birlikte denilebilir ki Türk millî benliğinin gelişmesi için en kuvvetli faktör, hiç şüphe yok ki, Türklerin imparatorluklarını ayakta tutmak için gösterdikleri dayanışma ve eşsiz millî duyguları olmuştu.
Buna katılmıyorum
3 Mayıs Türkçülük Bayramı olarak kutlanan, 3 Mayıs 1944 “Türkçü” eylemlerinin aslında öz Türkçülükle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu eylemlerde ve eylemlerin Nihal Atsız gibi örgütleyicilerinde milliyetçilik anlayışı yoğun emperyalist, ırkçı ve aynı zamanda anti-sol bir düşünce yapısıyla şekillendirilmişti. Halbuki Yusuf Akçura’da çok bariz bir
Reklam
317 öğeden 321 ile 317 arasındakiler gösteriliyor.