" Birisinin kazanması gerekiyorsa, birileri kaybetmek zorundadır" diyordu hazır medeniyet. Ne gözyaşı, ne merhamet. Ne ihsan, ne de şefkat. Onlara yer ve izin yoktu. Zira hazır medeniyette işin kuralı buydu. Kazanmak asılsa kaybettirilecek birileri gerekiyordu.
(.....) öyleleri vardı ki (....) işçisine biraz daha fazla para vermemek için sayısız diller döküyor ama köpeğinin ithal maması için işçisinin maaşından fazla ödenek ayırıyordu.
Ölüm seni her zaman hazırlıksız yakalar, yaşadığını bile fark etmediğin bir anda, kendine ve başkalarına iyi davranamadan. Eşin ve çocukların ağlıyorlardır, çünkü senelerini mantıksızca harcadığını biliyorlardır,....
" İşte biz, evlat, birbirimizi görebilecek ve artık yaşamadığımıza kanaat getirecek kadar hayattayız. " Savaşta kolunu kaybeden kardeşi hakkında sorulan soruya verilen yanıt. Yaşarken ölmek, yaşarken ölümleri izlemek... Ne güzel söylenmiş.
O yalnız yaşadı, yalnız öldü.. Ve yalnız haşrolunacaktır.. Bir örnek daha..
Ebûzer'e sorulur;
- Ya Ebûzer! Yalnızlık zor değil mi?
Ebûzer'in cevabı ise şöyle olur;
- İnsanlar daha zor..
... onun için bütün genç kızlar iki gruba ayrılıyordu: Birinci grupta, yeryüzündeki bütün genç kızlar. O hariç ve bu kızların insani zayıf tarafları var ve onlar çok sıradan birileri. Diğer grupta ise bir tek O. Hiç zayıf tarafı olmayan, mükemmel ve insan üstü olan O.