Geçiyordum uğradım boynuz boruların uğultusundaki bulanık zamanlara belki bir gömüde birkaç eski eşyanın ışıltısı vurur şimdiye, merdiven altında unutulmuş bir zaman ya da eski yüzümle karşılaşmak girişteki aynada dinmiş uzaktaki nehrin gürültüsü ağaçlar yer değiştirmiş çekmiş, küçülmüş onca hayal oyun ve atlıkarınca sığdırdığım kurak peyzaj Doğduğum ev artık yavrusunu tanımayan bir hayvan gibi bakıyor uzaklara
Mado işçilerin arasında yürüyordu. İtalya alanına gelince geçmişi anımsadı: Atlıkarınca, hüzünlü hüzünlü iç çeken eski bir laterna ve elini sıkan Sergey'in eli... Nasıl koruyabilmişti bu heyecanı bunca zaman? Bugün bile duyuyordu elinde Sergey'in elinin sıcaklığını.
Sayfa 489Kitabı okudu
22 öğeden 21 ile 22 arasındakiler gösteriliyor.