"Yani söyleyebileceğin en iyi şey, şanslıysa hayatta olabileceği. Hayatta, belki yalnız, korkmuş, hattâ yaralı, en yakın köyden ve yardım bulma olanağından günlerce uzakta. Ve sen onu bırakmayı düşünüyorsun."
Zaman, zamansızlığın asude iklimine doğru devinmeye devam ederken mevsimler de mevsimsizliğin diyarına kurulmuş bir çarkı felek misali kendine has sanatlarını icra ediyordu..
...
Evlere ateş düştü dağlar duman içinde
Nice acılar gördük biz bu zaman içinde
Yağmaladılar mülkü yetim koydular halkı
Bozuk düzenin çarkı dönüyor kan içinde
Dağ taş cesetle dolu kopmuş bacağı kolu
Başında kuşlar döner kurt kaynar ten içinde
Ekini ot bürümüş meyve dalda çürümüş
Azrail pusu kurmuş bağda bostan içinde
Bülbül kesmiş sesini arar yavuklusunu
Yitirmiş kokusunu gül gülistan içinde
Sivas iline vardım Sultan Abdalı sordum
Yanmış bedenler gördüm. alev duman içinde
Kırılırken fidanlar solarken körpe canlar
İnsan eti yiyenler gezer meydan içinde
Hak divanına çıktım bir ateş de ben yaktım
Duruşmamız kapalı ellerim kan içinde.