“Çocuklar çok küçük yaşlarda matematiği anlamaya başlıyorlar ve yaşlarıyla birlikte matematiksel birikimleri de artıyor. Hem okullarından hem de günlük hayata dair deneyimlerinden matematikle ilgili birçok yeni şey öğreniyorlar. Fakat, özellikle okullarda aldıkları matematik eğitimi nedeniyle kafalarında gittikçe tek bir matematik tanımı oluşmaya başlıyor ve ne yazık ki her matematiksel durumun tek bir çözüm yöntemi, her matematiksel sembolün ve bağıntının tek bir duruma özgü olduğu gibi yanlış görüşler üzerine kurulu bir anlayışa sahip oluyorlar. Bu yüzden, hem aileler hem öğretmenler hem de araştırmacılar çocukların gündelik yaşamdaki deneyimlerinden edindikleri matematik bilgilerinin, gündelik yaşamda karşılaştıkları matematiksel durumlara buldukları çözümlerin ne kadar önemli olduğunun farkına varmak zorundalar. Çocukların kendi buldukları çözümleri destekleyip yeteneklerini sergilemelerine izin vermeliyiz. Zira yaratıcılıkları ancak bu şekilde gelişecek ve böylece matematiği sevip günlük hayatta karşılarına çıkan matematiksel durumlara buldukları zekice çözümleri sınıflara da taşıyacaklardır. Artık matematik problemleri deyince insanların korkmak yerine gülümsediği bir matematik tanımı yapıp insanları kalıp bilgileri ezberlemeye değil yaratıcılıklarını kullanmaya ve araştırma yapmaya teşvik eden bir matematiksel anlayışı benimsemeliyiz.”
İçinde bulunduğumuz durumu yüceltmek suretiyle, sıkıcı hayatlarımızın katlanılır olduğuna inanmamız, bizi kati intiharlardan uzak tutmak için olmadık oyunlar geliştiren aklımızın icat ettiği zekice bir çözüm değil midir zaten?
Almanya’ya Türk Dersleri
Önemli Bir Medya Olayı Olarak
Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923
Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
İçinde bulunduğumuz durumu yüceltmek suretiyle, sıkıcı hayatlarımızın katlanır olduğuna inanmamız, bizi kati intiharlardan uzak tutmak için olmadık oyunlar geliştiren aklımızın icat ettiği zekice bir çözüm değil midir zaten?
Müslüman dünya görüşüyle ve görgüsüyle yetişmiş insanlar, o edepten zekice, sanatkârane birçok yenilik üretmişlerdi. Son yıllara kadar Kuranı Kerim’lerin arkasına fiyat yazmayacak kadar ince düşünceliydiler. Dünyada hiçbir şey onun bedeli olamaz diye düşündükleri için, Kuran’ı Kerim’lerin fiyatı olamazdı. Zarif insanlar oldukları için,buna güzel bir çözüm bulmuşlardı. Kuran’ı Kerim’lerin arkasına fiyatı değil hediyesi şu kadar lira yazarlardı.
“İçinde bulunduğumuz durumu yüceltmek suretiyle, sıkıcı hayatlarımızın katlanılır olduğuna inanmamız, bizi kati intiharlardan uzak tutmak için olmadık oyunlar geliştiren aklımızın icat ettiği zekice bir çözüm değil midir zaten?”