Çok uzun yıllar sonra bir araya gelen baba ve oğulun iç yakıcı hikâyesini anlatıyor. Kitabın son kısımlarına yaklaştıkça gözyaşlarınıza hâkim olamıyorsunuz. Yarım kalmışlıklar, pişmanlıklar, hayatın içinde yaşadığımız her şeyi oldukça dokunaklı bir şekilde anlatıyor yazar. İlk okuduğum kitabı "Ucunda Ölüm Var" idi Kemal Varol'un. O eseri de içimde bir acı ve eksiklik bırakmıştı. Aynı hisleri ve daha fazlasını bu eserde de yaşadım. Diğer kitaplarını da okuyacağım hiç şüphesiz.
'kötü biten hikâyeleri anlatmanın en zor yanı, neresinden başlayacağını bilememektir. böyle hikâyeleri anlatmak, her defasında aynı kuyunun içine düşmeyi göze almaktır. ucundaki kan kurumadan, hançeri tekrar tekrar kalbine saplamak gibidir.'
karşımızdakinin gerçekliğini hiçbir zaman bilemeyiz. ne kadar yakın olsak da bazı şeyler bize aktarıldığı kadarıyla bilinebilir. neden o resme tutunuyoruz bu kısım da psikolojinin işi.
'biri beni anlasın, biri beni gerçekten anlasın; yıllardır kaybolduğum o köhnemiş, toz toprak içindeki, yıkılmaya yüz tutmuş metruk binadan çıkayım. gökyüzünü göreyim. içine kapatıldığım-böyle söyleyerek birilerini suçlamak istemiyorum ama gerçek böyle- bu tuhaf esaret son bulsun istedim. biri beni anlayarak özgürleştirsin. ruhumu serbest bıraksın alıkonduğu o daracık mahzenden. biri beni anladığını söylesin ve bir çift kanat taksın yorgun omuzlarıma. ayaklarımda derman kalmadı çünkü, kalbimde derman kalmadı.'