Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Zülfü Livaneli'yi kah Güneş Topla Bizim İçin'den kah Sevda Degil'den bilirim. Nasıl olur da şimdiye kadar kitabını okumam kendimi anlamış değilim.
Mardin, Suriye, IŞİD, İstanbul, Amerika beşgeninde geçen olayları öyle bir ustalıkla anlatmış ki ben her karış toprağa ayağımı bastığımı hissettim. Anlatılanları yaşananları okurken İbrahim gibi hasta oldum başıma ağrılar girdi. Hüseyin gibi merhamet doldum aşk doldum. Kah Ezidi oldum bilmediğim şeyleri öğrendim kah Güneş Tapınağı'na çıktım. Her şey ve herkes oldum ama Meleknaz olamadım. Eee boşuna dememişler bana damdan düşeni getirin diye.
Inanılmaz bir istekle hemen Mardin'e gitmek istedim. Oraları görmek Batı olmaktan çok Doğu olmak istedim. Ah Hüseyin sanırım İbrahim gibi bende Hüseyin olmak istedim.
Sayın Livaneli kitaplarını severek alacağım ve severek okuyacağım. Herkes aynı kitaptan farklı tadlar alır elbette.
Aldığınız her tadın keyfini çıkarmanız dileğimle.
Keyifli okumalar!
423 syf.
·
Puan vermedi
"Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat "
Grup Yorum'un 1987 tarihli ilk albümünün adıdır Sıyrılıp Gelen. Ahmet Telli'nin aynı adlı şiirinden uyarlanmış harika bir Grup Yorum şarkısıdır aynı zamanda. Müzik araştırmacısı Orhan Kahyaoğlu da
#Kitapyorum
#ZülfüLivaneli
#Huzursuzluk
İyi akşamlar herkese...
Bitti...
"Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın artık anne!" bu sözle başlıyor kitap ve içler acısı yaşam hikayeleri ile devam ediyor...
Livaneli'nin okuduğum kaçıncı kitabı bilmiyorum, severek ilgi ve beğeni ile okuduğum ender yazarlardan birisidir Zülfü Livaneli. Yine akıcı, sürükleyici ve kendine has üslubu ile okuru sevda ve acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeği ile buluşturuyor...
Kitabın konusu aslında bize hiç de yabancı değil. Suriye'deki savaş ve Ortadoğu konu alınmış. Sadece medyanın bize gösterdiği kadar gazetelerde, televizyonlarda, haberlerde takip ettiğimiz olaylar yaşanmış ve yaşanmakta olan hayatlar...
Bu olayları basından takip etmekle, gerçekten yaşamış olan kişilerden dinlemek çok farklı ve çok çok acı verici...
Mardinli Hüseyin ve İŞİD zulmunu yaşamış Ezidi kızı Meleknaz'ın hikayesini içiniz acıyarak, bazen de insanlığınızdan utanarak okuyacaksınız...
Her ne kadar okuduktan sonra içinizde huzursuzluk yaratsa da kesinlikle okunması gereken kitaplardan birisi tavsiye ederim...
Teşekkürler...
Kitapla Kalın
Livaneli..
Müzisyen, senarist, politikacı, yönetmen. Ve en önemlisi güçlü bir yazar. Livaneli'nin kalemiyle ilk olarak bu kitapta tanıştım. Livaneli diyince birçoğunun aklına Serenad kitabı gelir. En çok okunan, en çok sevilen kitabı odur çünkü. Fakat benim ilk olarak Huzursuzluk kitabıyla başlama sebebim; yakın bir arkadaşım bu kitabı okurken
EĞER DEĞER GÖRÜRSENİZ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN,İSTEDİĞİNİZ YERDE BU YAZIYI KULLANABİLİRSİNİZ.PAYLAŞIN ARKADAŞLAR,İSTEDİĞİNİZ YERDE PAYLAŞIN Kİ BU KİTABI OKUSUN HERKES,EKSİK KALMASIN HİÇKİMSE.ADIMI KULLANMANIZA DA GEREK YOK.SAYGILAR...
“Önce içindeki, yüreğindeki zinciri kopar, başkaldır. Sonra dünyanın bütün zincirlerini kır, tekmil kötülüklere
224 syf.
8/10 puan verdi
Ben küçük bir çocukken evimize her gün Hürriyet Gazetesi girerdi. Kelebek ekindeki Alpago çizgi romanı başta olmak üzere, spor sayfaları ve hatta köşe yazarları ilgimi çekerdi. Bu durum liseye başladığım döneme kadar sürdü ve biz, ben liseye geçtiğimde Hürriyet’i bıraktık. Livaneli’nin adını ilk defa oralarda okumuş olmalıyım. Özellikle
İstanbul'un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin'in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin'e gider. Sonrasında Hüseyin'in sevdayla başlayıp ölümle biten hayatını araştırmaya başlar. Hüseyin'in sevdiği Ezidi kızı Meleği bulmaya başlar ve adeta peşine düşer. İbrahimde Hüseyinleşir bir girdabın içine düşer bu girdaptan çıkamaz. Genel hatları ve konu bakımından güzel bir kitap fakat ne Amerika, ne de Mardin detaylı bahsedilmemiş buralar üstünkörü geçilmiş. Sanki olay Mardinde değil de herhangi bir yerde geçiyormuş havası oluşmuş. Aralarındaki tutkulu ve girdaplı sevda için okunabilir fakat Şehir ve ülke hatları aşırı zayıf. Gerçek hayat girdilerinin olması güzel.
Huzursuzluk, Livaneli'in tek okuduğum eseri. Yıllardır okumaya cesaret edemediğim hayal kırıklığına uğramaktan korktuğum bir yazardır. Müziğini çok severim "bu bendeki sevda Değil" şarkısını buldukça en çok dinlediğimdir. Ve bu müziğine olan sevgim edebiyatında yerini bulmazsa hayal kırklığına uğramaktan korktuğum için geri durdum.
Huzursuzluk tam bir hayal kırklığı oldu bende. En çok korktuğum şeydi oysaki. Konu müthiş inanılmaz malzeme içindeki mekan kişiler konu... Ama gelin görünki üzgünüm ama anlatamamış ya da kim bilir belki de yazar anlatmak istememiş. Elleri titreyerek olabildiğine yavan bir şekilde kaleme alınmış bir eser. Yinede okunması güzel bir kitap içinde bir çok kültürden harmanlanan bilgiler var. Bin Yıllık güneş tapınağına kadar... Bir daha Livaneli okur muyum ki muhtemelen okurum ama uzun bir zaman alacak gibi cesartimi toplayıp okumam için.
160 syf.
8/10 puan verdi
Huzursuzluk kitabını ana karakteri olan İbrahim, İstanbul’da yaşamaktadır. Bir gün çocukluktan beri arkadaşı olan Hüseyin’in öldüğünü öğrenir ve bunun üzerine Mardin’e gider. Hüseyin’in nasıl öldüğünü öğrenmen isteyince de kendisini kahreden gerçeklerin içinde bulur.
İbrahim Hüseyin’in ölümünü araştırdıkça IŞİD’in gerçek yüzünü de öğreniyor ve bunu okurları ile paylaşır. Bu tüyleri diken diken eden hikayeyi Zülfü Livaneli Orta Doğunun ünlü bir hikayesine benzetir. Orta Doğunun olmazsa olmazı olan develerin en sevdiği dikeni nasıl yediklerini ve bu dikeni yerken ağızlarına batarak kanatmasını ve kan ile diken birleşmesi ile deveyi sarhoş eden bir tadın oluşmasını Orta Doğuda yaşananlara mükemmel bir şekilde uyduğunu açık bir hikaye ile anlatıyor.
İnsan, hikayenin içinde sürüklenip gidiyor ve muhakkak düşüncelerinizin şekillenmesine yardımcı oluyor. Mardinli Hüseyin ile Işid zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikayesi... Okuru sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor. Etkilenmemek elde değil...
son olarak şunu eklemek istiyorum. Her zamanki gibi kurgu olağanüstü fakat bu kitapta sanki biraz aceleci davranılmış gibi geldi bana. Olaylar sindire sindire anlatılsaydı bizler de kendimizi daha fazla romanın içinde bulabilirdik gibi geliyor. Ama bu Livaneli eserlerine doyamamakla alakalı bir histe olabilir tabi ki!