Zülfü Livaneli'yi kah Güneş Topla Bizim İçin'den kah Sevda Degil'den bilirim. Nasıl olur da şimdiye kadar kitabını okumam kendimi anlamış değilim.
Mardin, Suriye, IŞİD, İstanbul, Amerika beşgeninde geçen olayları öyle bir ustalıkla anlatmış ki ben her karış toprağa ayağımı bastığımı hissettim. Anlatılanları yaşananları okurken İbrahim gibi hasta oldum başıma ağrılar girdi. Hüseyin gibi merhamet doldum aşk doldum. Kah Ezidi oldum bilmediğim şeyleri öğrendim kah Güneş Tapınağı'na çıktım. Her şey ve herkes oldum ama Meleknaz olamadım. Eee boşuna dememişler bana damdan düşeni getirin diye.
Inanılmaz bir istekle hemen Mardin'e gitmek istedim. Oraları görmek Batı olmaktan çok Doğu olmak istedim. Ah Hüseyin sanırım İbrahim gibi bende Hüseyin olmak istedim.
Sayın Livaneli kitaplarını severek alacağım ve severek okuyacağım. Herkes aynı kitaptan farklı tadlar alır elbette.
Aldığınız her tadın keyfini çıkarmanız dileğimle.
Keyifli okumalar!
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,3bin okunma
Bir şafaktan bir şafağa
Bir akşamdan bir akşama
Merhaba demeden daha
Bu gitmeler gitmek değil
Eğil salkım söğüt eğil
Bu benimki sevda değil
Eğil yağmur rüzgar eğil
Bu benimki sevda değil
Eğil dalga bükül demir
Güzelliğin gerçek değil
Pencerem kör kapım kitli
Bu bendeki seyir değil
Zülfü Livaneli
youtu.be/3HW8vRk-ApY
"Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat "
Grup Yorum'un 1987 tarihli ilk albümünün adıdır Sıyrılıp Gelen. Ahmet Telli'nin aynı adlı şiirinden uyarlanmış harika bir Grup Yorum şarkısıdır aynı zamanda. Müzik araştırmacısı Orhan Kahyaoğlu da
Kara
sevda, gözleri bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek değil
miydi? Birine sevdalanmak, donmuş bir gölde, nerede ve ne zaman
kırılacağını bilmene imkân olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu?